kaç neslin hayatının sikilmesi lazım bunu idrak etmeniz için?
biz laik devlet istiyoruz. biz zorunlu din dersi olmasın istiyoruz. biz devlet okulunda kadınlarla el sıkışmayan okul müdürü görmek istemiyoruz. biz varız. milyonlarcayız. batman'daki hizbullahçının değer yargılarına göre siyaset yapmak isteyen kürdistana gidip siyaset yapabilirler. bu ülkede seküler iç anadolular, karadenizliler, güneydoğulular da var. bu ülkede türk aleviler de var. bırakın bizi artık amına koyayım ya. ben neden konya güneysınırlı bir ilkokul mezununa kendimi kabul ettirmek zorundayım? onun bir oyu varsa benim de bir oyum var. bıktık artık bu "çorum alaca'nın çopraşık köyü ahalisi ne der?" siyasetinden.
Eyalet sistemine geçilmezse türkiye, umduğumuz, talep ettiğimiz özgür avrupa ülkeleri gibi bir ülke hiçbir zaman ol(a)mayacak.
toplumda korunması gereken bütün katmanlara sağlanan bir özgürlük olmalı. insanlara nasıl göründüğüne değil, nasıl davrandığına bakmayı öğretmeli; zayıf olana zarar vermemeyi, insanlara hatasız da olsan kibar davranmayı başarabilmeyi göstermeli.
Fakat mevcut sistemde bu ülkede doğrular değil, kalabalığın fikirleri önemlidir. bu kalabalıktan modern ve özgürlük isteyen bireyler eksilirken, kaba ve linç etmeyi sevenler artıyor. eğer ankara’dan sosyal medya olmasaydı da hiç dışarı çıkmasaydım ne olurdu diye düşünüyorum bazen. düşünün, malatya’dan, erzurum’dan, konya’dan hiç dışarı çıkmayan insanları… hayal edebiliyor musunuz, kafalarındaki “kabul edilebilir toplum” figürünü? iş, kahvelerde küfür etmekten çıkıp toplu hâlde bir yerleri basmaya, adam dövmeye, bina yakmaya, kurşunlamaya geldiyse; bu "kabul edilebilir yobazlık", toplumu esir almaya başlamış demektir.
Merkezi devlette ısrar edip böyle bir azgınlığa ses çıkarmayıp onların sırtının okşanması, yüz binlerce özgürlük isteyen modern türk gencinin ülkeyi terk etmesine yol açıyor. ve çoğunluk daha da kalabalıklaştıkça sizin gözünüze batmayan o küçük, uzak problemler bir gün gözünüzü çıkarmak için üstünüze gelecek.