herkes depremden korkuyor:
vatandaş, devlet, belediyeler..
herkes imar affına yetiştirmek için aceleden kaçak kat çıkıyor.
mağazasına boydan boya cam vitrin koyuyor,
dükkanı büyüsün diye kolon kesiyor,
sulak tarlası (yalova bundan battı) arsaya dönülsün diye belediyeye rüşvet veriyor,
deprem konutları dağlık araziye yapılmasın, hak kaybı olur diye araya milletvekili koyuyor,
depremde yıkılan binanın yerine yapılaşma yapılamaz mevzuatı nedeniyle olmayan binayı "güçlendiriyor", sonra da şehri bilmeyen memura satıyor,
bina yaptırırken malzemeden çalıyor,
yıkılan her binanın yerine daha büyüğü yapılsın diye belediyede "uyumlu" personel arıyor,
manzaralı daire satsın diye yamaçlardaki arazilerine 20 kat ruhsat alıyor (bütün karadeniz sahilleri),
inşaat yapmak için ormanı yakıyor, kesiyor,
kimse evine dask bile yaptırmıyor ama ev yıkılınca "devlet bize bedava ev versin" demeyi biliyor,
devlet, gelen imar barışı paralarını afiyetle bütçeye dahil ediyor,
müteahhit desen zaten hırsız,
ama biz depremden korkuyoruz.
korkumuz bile sahte..
sevgimiz sahte, tepkimiz sahte, acıma duygumuz sahte...
iyiyiz hoşuz ama çok yüzeyseliz.