1921 anayasası'nda en büyük idari birim yine bugün olduğu gibi vilayetti. Deniyor ki; Türkiye, coğrafi durum ve ekonomik ilişkiler açısından vilayetlere ayrılmıştır. Vilayetler kazalara, kazalar da nahiyelere bölünmüştür. Ancak bugünkü pek çok il, henüz 1923'ten önce il statüsünü kazanmamıştı, en eski tarihi şehirlere bağlı, kaza ve/veya sancaklardı çoğu. Özerklik ise vilayetlere ve nahiyelere idi. Yani ülkedeki tüm vilayetlerin yerel işlerde özerk olduğu kabul ediliyordu 1921 anayasası ile. Kendilerine devredilen yerel işlerin de neler olduğu tek tek sıralanmış. Yoksa 1921 anayasası'nda bir kesime, misal Kürdler'e, ayrı-özel bir statü ve imtiyaz yok.Otonom Kürdistan/Kürd otonomisi ile self determinasyon Sevr (Sevres)'de vardı.
Zaten 1921 anayasası kabul edildikten 1.5 ay sonra Koçgiri ayaklanması çıktı ve isyancılar Ankara'dan Sevr (Sevres) gereği Kürd çoğunluklu bölgelerde özerklik ilan etmesini talep ettiler.Ankara reddetti ve isyan çok sert bir şekilde bastırıldı. Bakın bu, millî mücadele döneminde, 1921'de oluyor. 1921 anayasasında Kürdler'e otonomi vardıysa, neden Koçgiri ayaklanması çıktı 1.5 ay sonra ve ayrılıkçılar, Ankara'dan, otonom Kürdistan talep ettiler?!!!
Bu kadarla da değil. 1921 anayasasında yerel yönetimler (vilayet ve nahiye) yerel işlerde özerkliğe sahip deniliyor; ama bu, yasama (kanun yapma) yetkisini kapsamıyor. Çünkü kanun yapma yetkisi sadece ulusal meclise, yani Büyük Millet Meclisi'ne/Ankara hükümetine ait 1921 anayasasına göre. Yerel yönetimlere tanınan özerklik kendilerine bırakılan yerel konulardaki idari bir özerkliktir. Kanun yapamıyorlar. Düzenleyici karar alma yetkisiyle sınırlı. Bu hiçbir şekilde federalizm ya da otonom Kürdistan değil o yüzden.
1924 anayasasına geldiğimizde ise yerel yönetimlerin özerk olduğu yazmaz artık. Çünkü 1921 bir Millî Mücadele anayasasıydı, yerel güce ihtiyaç vardı. Ama 1924'te sınırlar tamamen olmasa da çok büyük ölçüde çizilmiş, kesinleşmişti. Ve misal Konya vilayetinin yüzölçümü küçülüyor. Neden?! Çünkü ülkenin yüzölçümü imparatorluk dönemiyle aynı değil. Haliyle o zamana kadar Konya'nın kazası ve/veya sancağı (ilçesi) olan Isparta, Burdur, Niğde ve Antalya gibi yerler Cumhuriyet ile başlı başına il (vilayet) oluyor. (Karaman ise çok daha yakın bir tarihte il oldu.) Yeni kentler, yeni illerle eski vilayetlerin yüzölçümleri küçülmeye başladığı için 1921 anayasası'ndaki idari özerklik gereklilikleri yavaş yavaş ortadan kalkmış oluyor. 1924 anayasasında böylece yerel yönetimler daha çok merkeze bağlı hale geliyorlar. Diğer yandan da Fransa (dönemin Üçüncü Cumhuriyet Fransa'sı) ve Polonya gibi ülkelerden ilham alınıldı, güçlü bir merkezi yönetim kurma yoluna gidildi. Bunun da sebebi Cumhuriyet'e ve onun reformlarına karşı yerelde meydana gelebilecek isyanların önüne geçebilmek, merkezden atanan Valilerin yetkileri arttırılıyor.