Tüm önemli araştırmalar ve sonuçlar gizli tutuldu. Sadece araştırmacı bilim insanı S. J. Turlygn,
1940'lı yıllarda mikrodalga ışınımın insanlar üzerindeki ileri düzey etkileşimlerini teorize eden
araştırma sonuçlarının özetini yayımladı. Birisi böyle bir şeyin mümkün olabileceğini öne
sürerse, bir başkası da bunun gerçekten mümkün olup olmadığını kaçınılmaz şekilde test
edecektir, değil mi?
**A. Barçenko**’ya ait bir makalede, 1911 yılında yayımlanan “Uzak Düşünce Aktarımı” başlıklı
yazı yer alır. Makale, zihinsel telkin ve düşünce aktarımı üzerine deneysel bir çalışmayı yansıtır.
Bu alanda araştırmaları yönlendiren iki bilim insanı vardı. Birincisi, Leningrad Üniversitesi'nde
Parapsikoloji Departmanı Başkanı **Dr. Leonid Vasilev** idi. Elektronik telepati üzerinden
düşünce aktarımıyla ilgili çok sayıda deney yaptı. Bu araştırmalar, beyin elektriksel
potansiyellerinin (EEG) keşfiyle ilgili değerli veriler sundu.
Onun çalışmasını, başka bir Rus psikiyatristi olan **Hans Berger** sürdürdü. 1976’da
yayımlanan çalışması “Uzaktan Etki”, beynin birçok bölgesinde etkili olan elektromanyetik
etkileşimleri ortaya koydu. Bu etkiler, motor işlevleri, görsel işlevleri ve uyku/uyanıklık evrelerini
kapsıyordu.
Gizli Rus belgeleri bile şunu gösteriyor: Sovyetler, 1954’e kadar çeşitli milletlerden oluşan
siyasi mahkumlar üzerinde zihin kontrolü deneyleri yürüttü. Bu süreçte görev alan gizli polis
birimi NKVD’ydi (Halk içişleri Komiserliği). Bu birim, sonradan KGB’nin temelini oluşturdu.
Yeni Sovyet beyin yıkama tekniklerinden biri, II. Dünya Savaşı'nın başında gerçekleşti. Rejim
karşıtı siyasi mahkumlar, Moskova Duruşmaları olarak bilinen yargılamalarda, işkence, baskı,
tehdit ve şantaj altında itiraflarda bulundu. Stalin'in muhalifleri, son derece sakin ve gönüllü bir
tavırla suçlarını kabul ettiklerinde dünya şok oldu.
Bu noktada şu soru ortaya çıktı: Ruslar, insan zihnini manipüle etmenin yöntemini mi
keşfetmişti?