taraftar degil de futbolsever gozuyle bakildiginda daha iyi anlasilir hagi.
bu anlamda ona bakmak raki esliginde mehtaba bakan bir cakirkeyif olmaktan cok bir gokbilimci olmak demektir.
hagi'yi alex'e denk gormek, ya da buyuk oyuncu degildi o kadar demek te degil aslinda sorun, hirsiz dedi hirsiz diye camur atmak ta degil. sorun hagi'yi anlamamak.
onun futbolunu aradan yillar gecse de gormek istememek, futbola kattigi zerafeti gozardi etmek butun sorun.
bilbao'ya attigi golu gormemis olmak, roberto carlos'a dalga gecer gibi attigi calimi bilmek istememektir belki de.
barcelona'da orta sahadan attigi golu hic gormemis olmak ta sorun degil. onun kendi ulkesinin diktatorunu dize getirmis oldugunu bilmemek, herkesi zorla askere aldiran bu adamin ona israrla futbol oynattigini bilmemek belki de.
gheorghe hagi ilk geldiginde futboldan zerre anlamayan uc kagitcilar baston tasir dediler. kendileri bastonluk oldugunda hagi hala sifirdan gol atiyordu futbolu biraktiktan sonra bile, hala geldigi yasta gibiydi sanki. o 100.yil unluleri macindan sonra sanki birakmayacak, hala galatasaray'da gibi bir tat birakti aklimizda ve kalakaldi aklimizda o tatla birlikte.
cok ozledik biz hagi'yi, gelmeyecek o ayri. elimize iki tane video kaldi.
ama biz hala mutesekkiriz hagi'ye, bize kendini ciplak gozle de izleme sansi verdi diye.
biz futbol asiklari, hagi'ye de asiktik. yillarca bagirdik i love you hagi diye.