"Eğer tanrı'yı hoşnut etmek istiyorsan yapmak zorunda olduğun tek şey ona inanmaktır" fikrini nasıl olur da bu kadar kolay onaylarız? inanmakta bu kadar özel olan nedir? Tanrı'nın şefkati, cömertliği ya da tevazuyu ödüllendirmesi daha olası değil midir? Ya da dürüstlüğü? Ya eğer Tanrı, gerçeği içtenlikle öğrenmek için çaba sarfetmenin en yüksek erdem olduğuna inanan bir bilim adamı ise? Doğrusu, kainatın tasarımcısı başlı başına bir bilim adamı değil midir? Bertrand Russel kendisine, Tanrı size "Neden bana inanmadın?" diye sorarsa ne cevap vereceğinin sorulması üzerine şu cevabı vermiştir: "Yeterli kanıt yoktu Tanrım, yeterli kanıt yoktu." Tanrı'nın Russel'ın cesur kuşkuculuğu karşısında, "tanrı varsa ve ona inanırsam sonsuz hayatı kurtarırım, tanrı yoksa bir şey kaybetmem, tanrı varsa ve ona inanmazsam sonsuz hayatı kaybederim, o zaman tanrıya inanmalıyım!" diyen bahisçi Pascal'a duyduğundan çok daha fazla saygı duyması olası değil midir?
(Richard Dawkins, Tanrı Yanılgısı, sf.103)