ben bu yazıyı sana yazmak istiyorum ama olmuyor. moderasyon var, sözlük formatına aykırı malum.
ağız dolusu küfürler olmalıydı çünkü bu satırlarda. bas bas bağırmalıydı kelimelerim sana. hayranlığımı, nefretimi, sevgimi, kinimi, özlemimi. deme bana, sorma hepsi aynı anda aynı adama karşı olur mu diye. oluyormuş, sende öğrendim bunu da. sende, seninle öğrendiğim yüzlerce gerçekten biri buda. aşık olunca anladım zaten gerçekte ne demek olduğunu bu kelimenin, sarmaşık gibi saran ama içten içe yiyip bitiren bir duyguymuş bu. bütün renklerin beyazda buluşması gibi doruk noktasıymış duyguların. ama sen anlamadın benim anladığım kadar aşkı. yaşamadın tüm renklerini. hep korkuların vardı çünkü halletmeye çalıştığın, çözmeye uğraştığın sorunların. ben gibi bırakamadın kendini savunmasızca. ama şimdi çekip gittin. ben kendimi bıraktığımla kaldım, savunmasızlığımla. ama sanmaki yıkık surlarım. yamalı da olsa bir kısmım devam ederim inanmaya beklemeye.
korkularından arın öyle gel bana. kendin gibi ben gibi...
bu yazıyı sana yazdım ama okutacak cesareti de bulurum belki bir gün.