Kısırlaştırılamayan her bir dişi köpek, takip eden 6 yıl içinde köpek nüfusuna 67.000 yeni başıboş köpek eklenmesine sebep oluyor. (bkz: Üstel artış)
Türkiye açısından bakarsak, milyonlarca dişi köpeğin Önümüzdeki 5-6 yıl içinde kabaca %0,01’i ıskalansa (bir diğer deyişle; %99,99’u kısırlaştırılabilse dahi) köpek nüfusunda hiçbir azalma olmuyor. Bu arada kısırlaştırılıp sokağa salınanlar ise insan bedeniyle beslenmeye devam edebilecek. Çünkü neymiş? kısırlaştırdıktan sonra “yerine” bırakılmaları gerekiyormuş!
Profesyonel kuruluş bile bugüne kadar 30.000 köpek kısırlaştırabilmiş ve bununla övünüyor.
Ve bizdeki ittaparlar ve sözümona hayvanseverler milyonlarca dişi köpeğin hiçbirinin ıskalanmadan kısırlaştırılabileceğine ve böylelikle başıboş köpek nüfusunun kontrol altına alınabileceğine inanıyorlar.
işte tam da bu nedenle bunları ciddiye almanın bir manası yok.
Kaldı ki, barınak ve kısırlaştırma zırvalıklarını yediremediklerinde işi vicdan muhasebesine getiriyorlar, konu çocukların parçalanmasına varınca bu sefer yine başa dönüp barınak-kısırlaştırma goygoyuna başlıyor.
Bugüne kadar ya çığırtkanlıkla ya da bu fasit daireyi andıran söylemlerle insanları susturmayı başardılar.
Bu saatten sonra ya o köpekleri sahiplenip kısırlaştırma, aşılatma, bakım ve hukuki sorumluluklarını üstlenecekler yahut çenelerini kapatacaklar.
bunca insan, çoluk çocuk tehdit altındayken bunların vicdan mastürbasyonu yahut ipe sapa gelmez cahilane önerileri şahsen beni zerre ırgalamıyor.
ittapar denilen bir kesim hariç ruh hastası olduklarını sanmıyorum ama ciddiye alınacak bir şey söylemedikleri kesin.