öncelikle mühendisleri küçümsemek için söylemedim. alın teriyle yapılan her meslek saygıyı hak eder. çaycısı da hak eder, çöpçüsü de hak eder, konfeksiyoncusu da hak eder doktoru da... her mesleğe ihtiyaç vardır hiçbirisi diğerinin yerini karşılamaz.
mühendisin ameleden, şeften tek farkı yaptığı isin teorik olarak ismini de bilmesi. zaten mühendis dediğimiz adam da teori bilen, daha nitelikli bir ameledir. fazlası değil. mühendisim diye böbürlenen iş arkadaşlarımı görünce içten içe tebessüm ediyorum bu gerçeklik karşısında. ulan teres, hiç düşünmedin değil mi gelişmiş ülkelerin mühendislik fakültelerini neden sağdan soldan iltica üçüncü dünya ülkesi vatandaşı, garip guraba asyalılar, fukara hintliler dolduruyor diye. peki git bak aynı ülkenin ekonomiyle, iktisatla, politikayla, sosyal bilimlerle alakalı bölümlerine. ben sana söyleyim: bir tane göremezsin. neden? çünkü bu ülkeler ekol oluşturması gereken, ince ve ağır meziyetli işlerin eğitimini kendi gençlerine vermek ister.
hele bir kısım var, 'türkiyede mühendislik para etmiyo yaee' 'değeri bilinmiyo moruk 3 kuruş teklif ediyorlar' diye sızlanan. lan olum siz daha allahtan belanızı mı istiyosunuz? asıl türkiyede tıp ve mühendislik hak ettiğinden fazla ilgi, alaka, değer görüyor. bu ülkenin kafası çalışan gençleri yönetim araçlarına yönelmek yerine, nitelikli ameleler olmaya yönlendiriliyorlar.
mühendis dediğin adam kim? istediğin zaman ithal edebilirsin. ama bir ekonomisti, bir sosyologu, bir eğitimciyi, bir kanun koyucuyu kalkıp da ithal edemezsin. kendi içinden, kabuğundan, kendi dinamiklerinle yetiştirmek zorundasın.
biz n'aaptık peki? kafası çalışan gençleri nitelikli ameleler olarak yetiştirip diğerlerini ithal etmeye çalıştık. (bkz: kemal derviş)
şuan ülkemizde hak ettiği değeri görmeyenler varsa onlar da sosyal bilimciler, iktisatçılar, eğitimcilerdir. kesinlikle muadilini saati 2$ dan kod yazmaya hazir hintlilerden bulabileceklerimiz değil.