sevgililer gününde sözlükte takılan sap yazar

entry26 galeri
    1.
  1. üstüne alınma aga, bu hikayedeki mal benim. sapım ama gururluyum merak etme. o kadar özgüvenimizi de muhafaza edelim bi zahmet değil mi?

    türkiye'nin her yerinde ben gibi tek başına takılan mutlaka vardır.
    misal bu kişiler istanbul'da yaşıyorsa kesinlikle caddebostan veya sahillerden geçemez.
    izmir'de yaşıyorsa kordon'a gidemez,
    eskişehir'de ise adalar ve doktorlara sittin sene uğrayamaz. öyle buruktur içleri.

    neyse ben hikayeme geçeyim;
    bugün eskişehir tren garından istanbul'a gidecek ve yine benim gibi sap olan arkadaşımı geçirmeye gittim. bilerek kuytu köşelerden gidiyoruz ki farkedilmesin yalnızlığımız, arabesk ruhumuz. istasyona geldik hemen. hava yağmurlu. sittimin görevlileri de tam gününü bulmuş tadilat yapacak. oturmaya yer yok mnakoyim. bir buçuk saat rötar yapan treni, garın içinde yiyişen çiftlerle beraber ayakta bekledik anlıyacağınız. tabi onlar için hava hoş. ne kadar geç gelirse tren, o kadar çok yiyişecekler. bizde öyle köşede ameleler gibi milleti dikizliyoruz. hatta bi ara ''hangisi daha iyi yiyişiyor lan'' yarışması yaptık aramızda. görmeniz lazım ama. eleman o biçim vakumluyordu hatunu, hayasızca. 70 yaşında tesbih çeken dedenin önünde utanmasa kucağa alacaktı godoş. yarışmada o çift birinci geldi. ödül olarak yataklı tren bileti alacaktık ama zaman yoktu maalesef.-ahaha-
    zaman bi türlü geçmiyor. her dakika telefonu çıkartıp saate bakıyorum ama tık yok. nerde kaldı, ne zaman gelcek derken sonunda 2 numaralı perona giriş yaptı trenimiz. elemanı bindirdim, el salladım hatta bir ara onu eski sevgilim gibi görüp göz yaşları eşliğinde uğurlayacaktım günün vermiş olduğu psikolojiyle lakin zor tuttum kendimi. ne acı lan, hayri'den ayrılıyorum sevgililer gününde. böhü böhü..

    uğurlama işlemi bitti. şimdi sıra eve geri dönüş işleminde. işte orada çok pürüz var aga öyle böyle değil. kapağı nereye atsan kucak kucağa gezen çiftlerle dolu. ele ele değil bak, kucak kucağa. kız tabi almıştır en pahalısından pırlantasını, kolyesini erkek arkadaşından. sen daha ağzını açmadan, ''akşama kesin vericem necati, kaçışın yok'' tarzı tehditlerde bulunuverir. ee kolay mı, pırlanta almış.

    lan öyle hatunlar var ki, sırf bugünü boş geçirmiyeyim diye maymunla takılıyor kız. yeminle bak... bir tanıdığı ile karşılaşsa,

    - aa sinem merhaba basılsın?
    - iyiyi tatlım sen?
    - iyiyim de... bunu nerden aldın ya? çok tatlıymış..
    - pet shoptan ama sevgilim o benim..
    - ...?
    - evet. ismini de hüdaverdi koydum. geziyoruz işte...
    - hıı oldu o zaman..

    tarzı sohbetlere girmesi bile kaçınılmaz yani o derece diyorum size...
    o kadar çok el ele tutuşan çift gördüm ki dışarda, bir ara camiiden çıkan hacı amcanların bile el ele tutuştuğunu gördüğümü zannettim. halüsinasyon başladı.

    - lan çek elini! namaz kılıyosunuz bide. pis herifler!

    eheh şaka tabi. ne öyle bir konuşma geçti ne de el ele tutuştular. sadece bünyenin açken çıkarttığı saçma seslerin yankıları bunlar.
    sonunda ne mi oldu aga?

    eve giderken fırından simit alayım da yerim diye düşünürken eli cebime attım, para yok... tekrar götüme bakarak eve döndüm ve yemek yemek için giremediğim mutfak yerine sözlüğe adım attım. mutlu muyum? evet.

    tanım: bu güzel ve özel(!) günü dışarda geçirmek varken sözlükte zaman harcayan ve 15 şubat sabahına kadar bunalım takılacak olan yazardır.
    8 ...