topal sevda

entry4 galeri
    1.
  1. bir yusuf hayaloğlu şiiri.

    Dün sahilde karşılaştık
    Bir an gözüm ısırdı, sonra birden tanıdım
    Düşmemek için zor tuttum kendimi
    Bacaklarım titredi, bir ağaca yaslandım

    Yırtılan bir mektup gibi
    Sisli hatıraların gerisinden bakıyordu
    Eski bir sevdanın durulmamış nehirleri
    Çırpınarak yüreğime akıyordu

    Hatırladığım bir sonbahar günüydü
    Karşımızdaki yeni eve taşındılar
    Bütün gün bakışıp duruyorduk
    Gözleri sanki birer kurşundular

    O zamanlar ben, zıpkın gibi bir çocuktum;
    Liseye yeni başlamıştım
    Onun saçlarını geriye savurup
    Çapkınca gülümsemesinden hoşlanmıştım

    Ne zaman cama çıksam, karşı balkonda
    Itırlı bir çiçek gibi tütüyordu
    Ne zaman buluşalım desem, olmaz diyordu
    Mektuplaşmak ona yetiyordu

    Bir temmuz akşamıydı, unutmam
    Yazlık sinema daha yeni dağılmıştı;
    Bahçe kapısında sıkıştırıp öpmüştüm
    içeri kaçıp saatlerce ağlamıştı

    Sonraları çok konuştuk, gezdik
    Bazen ağlaşıp bazen gülüştük
    Çılgın gibiydik, her fırsatta buluştuk
    Uluorta öpüştük, herkesin diline düştük

    Ailesi baş edemedi, mersin'deki halasına gönderdi
    Hiç arayıp sormadım
    Ben o sıralar devrimci oldum
    Mahalleden ayrılıp yıllarca eve de uğramadım

    Dünyam değişmişti artık
    Memleketin gidişatını hiç mi hiç beğenmiyordum
    Forumlara, yürüyüşlere katılıyor
    Durmadan şiir okuyup, ajitasyon çekiyordum

    Ah o gençlik rüzgarı ah
    Ezilen insanları tek başıma kurtaracağımı sandım
    Anarşik bir eylem sırasında
    Seken kurşunlarla bacağımdan yaralandım

    Ameliyatın ardından yıllarca yattım içerde
    Dosyam bir hayli kabarmıştı
    Beni o nemli koğuşlarda
    Vefakar anamdan başka hiç kimse aramamıştı

    içeriden çıkınca onu sordum
    Bir astsubayla evlenip buradan gitmişti
    Oysa kibrit ağusuyla koluma dağladığım
    ismi hala silinmemişti

    Hayat devam ediyordu
    içkiye vurmuştum, unutmayı deniyordum
    Pencerenin önünde, kuruyan bir çiçek gibi
    Günden güne tükeniyordum

    Anam çökmüştü artık, ölmeden mürüvvet istiyordu
    Bazan oturup dertleşirdik
    Kimsesiz bir kadın varmış, körmüş, olur demiş
    Bende fazla uzatmadım, evlendik

    Geçmişe ait ne varsa; mektuptu, resimdi
    Bir bir ayırıp yaktım ateşte
    Nasıl gittiğini sorarsanız, ne bileyim
    Kör-topal gidiyor işte

    Ne varki, o hırçın saçları hep yüzüme savruluyor
    Balkona her baktığımda
    Pişmanlık, bir eski yara gibi
    Hala kımıldayıp duruyor onu hatırladığımda

    Biiyorum, onunla olsaydım
    Böyle kavga edip durmazdım yüreğimle
    Biliyorum, bu sevdayı ben yıktım
    Ben öldürdüm bu hoyrat ellerimle

    Dün sahilde karşılaştık
    Bir an boş bulundum, sendeler gibi oldum
    Öyle bir baktı ki, ben o gözlerde
    Bir ömrün bütün acılarını buldum

    Bir şeyler söylemek ister gibiydi
    Başını eğip, gitti çocuklarının yanına
    Nedendir bilmiyorum, fakat
    Girmek istemedi sanki, kocasının koluna

    Ardından koşup durduramadım, ona soramadım
    Öylece dona kaldım
    Çünkü o anarşik eylemden beri
    Ben artık değnekli bir topaldım.
    0 ...