Röportaj anında ordaydım. Zall cidden sürekli yani dedi. Kızdım bir yandan da güldüm. Orda aslında iki kamera vardı. Bende köşeden diğer açıyla ikisini çekiyordum ama sohbete gülerken kamerayı biraz fazla titrettiğim için benim çektiğim görüntüleri almamışlar. Sağlık olsun dedim. O kadar üzmedi beni bu yaptıkları. Zall' la tanıştım. Beni çok sevdiğini yazılarımı okuduğunu söyledi. Dedim en sevdiğin yazım hangisi? Dedi hatırlayamıyorum bile. Siktiri çektim tabii. Bana orda kameralar önünde yalakalık yapacak güya. Gerçi ben neyim ki sözlükte bana yaranmaya çalışsa ne bilmiyorum ama galiba Zall' ın huyu böyleymiş işte.
ilerleyen dakikalarda beni de moderatör olarak alıp almayacaklarını sordum kendisine. Senin kalemin çok kuvvetli sen yazarlıkla uğraş dedi. Bende olay anında bir anlık gaza geldim. Tamam ismail Abi sen nasıl istersen öyle olsun dedim. Beni bayağı bir heyecanladıran bu adama karşı büyük bir sempati duymaya başladım. Sonra ayrılırken bana adımı sordu. Kızdım ve duygulandım. Gözlerim dolmuştu. Ahh be ismail dedim. Sen beni yanlış anlamışsın, ben sana karşılıksız sevgiyle yaklaşmamıştım halbuki! Seni görünce senden hoşlanmıştım ve o anda benim adımı bile hatırlamadığını öğrenince mahvoldum. Yıkmıştın beni. Çok üzüldüm ve birazda kızgınlıktan olsa gerek elini bile sıkmadım. Daha da gelmem dedim senle buluşmaya. Uludağ artık benim için bitmiştir diyip çekip gitmeye karar vermişken bana yarın seninle buluşalım dedi. Bir anda ona karşı olan hislerim tekrar değişti. Hemen kabul ettim ve oynaya oynaya evin yolunu tuttum. Şuan çok heyecanlıyım, tekrar onunla buluşacağım için... Yaşamadan bilinmez bu duygu...