av yasağı zamanında avlanmama ve usulsüz/aşırı avlanma vb. gibi elzem mücadeleleri 2-3 sene sıkı şekilde gösterebilsek, türkiye balığa boğulur.
anadolu'da balıkçılık tarihi yaklaşık 5 bin yıl civarı tahmin edilmekte. türkler olarak balıkçılıkla tanışmamız ve avlanmamız yeni değil.
tabii ki günümüze gelindiğinde bu alanda da iyi duruma değiliz, düşündürücü ve korkutucu durumdayız. son 50 senedeki politikalar, aşırı avcılığa engel olmayışımız bizi bu duruma getirdi.
uzun zamandır denizlerimizde tükenen veya zor rastlanacak hale gelen balık türlerinin haberlerini duyuyoruz.
şurada 00-20 arası avcılığın tablosuna bakabiliriz, manasız yükselme ve düşüşler mevcut.
denizde balık az olunca fiyata yansıyor, türkiye şartlarındaki mazot vs. fiyatlarını da göz önüne alırsak, her yerin deniz olduğu bi' memlekette balıkların neden çok pahalı olduğunu anlamak zor değil.
böyle giderse tedbirsizlikler silsilesi sonucu, yarın denizde yaşayan tek canlı dahi bırakmayacağız.
bu arada, balıkçılık demişken;
--spoiler-- Hürrem Arman, bulunan borç ile balıkçı motoru ve geniş ağlar aldı. En önemlisi ise o yörenin en iyi balıkçısı ile anlaşmış Beşikdüzü Köy Enstitüsünde ders vermeye ikna etmişti. Zamanla balıkçılıkta gelişen enstitü Samsun Hopa arasını tarayan bir filoya sahip oldu. Tonlarca balık tutan enstitü 1945 yılında yaklaşık olarak 45 ton balık tutmuştu. Balıklar Beşikdüzü’nde ya da tutulan yere yakın yerleşim yerlerine satılıyor ve bu vesile ile Beşikdüzü Köy Enstitüsü bir gelir elde ediyordu. Tarlası Karadeniz olan okul modern balıkçılığı insanlara öğretmiş, Karadeniz’e bol bol balık yedirmişti. Beşikdüzü Köy Enstitüsünün bir diğer katkısı ise o bölgeye modern balıkçılığı öğretmesiydi.
--spoiler--