Akaryakıt fiyatlarına gelen ÖTV düzenlemesi ile alakalı, nacizane bir şeyler yazacağım.
Akaryakıt fiyatlarına en son 2016 yılında maktu olarak yapılan ÖTV zammı haricinde geçen süreçte zam yapılmadığı gibi 2021 yılında da; benzin de 2,5 tl olan ÖTV 0,83 tl'ye, mazotta ise 2 tl olan ÖTV 0,71 tl'ye indirilmiş ve sübvanse edilmiştir.
ÖTV rakamı maktu olarak belirlendiği ve dolayısıyla oransal olmadığı için, yıllar içinde artan akaryakıt fiyatlarına oranla çok düşük kalmış ve 7 yıl sonra yeniden düzenlenerek yine maktu olarak artırılmıştır.
Mesela 2022 yılında sübvanse edilen akaryakıt fiyatları ile ÖTV neredeyse sıfırlanmış ve vatandaşın cebinde 300 milyar tl kalmıştır. Dünyada akaryakıttan alınan vergi %50-70 arasında değişirken ülkemizde 10 milyar dolardan fazla bir vergiden feragat edilmiştir arkadaşlar. Ve bu feragat dikkatinizi çekerim, pandem*nin, Ukrayna-Rusya savaşının, gıda ve enerji krizinin, küresel bir ekonomik çalkantının, lokallde ise onca yangın sel ve yüzyılın en yıkıcı depreminin yaşandığı bir ortamda gerçekleşmiştir.
Kronolojik olarak yazacak olursak Devletimiz; pandemi döneminde başlattığı kısa çalışma ödenekleri, işe alınan işçinin 1 yıllık SGK primini karşılaması, doğalgaz elektrik ve akaryakıtta ciddi sübvanselere gitmesi gibi, kira ve sosyal yardımlar gibi, hibe ve teşvik destekleri gibi, istihdam edilen çalışanlar için işverene sağladığı avantajlar gibi, 850 esnafı vergiden muaf tutması gibi, asgari ücrete kadar olan tüm işçi ve memurların %15'lik gelir vergisi rakamından feragat etmesi gibi ve kentsel dönüşümler için sağladığı imkanlar gibi, Eyt ve ek gösterge gibi bir çok sosyal devlet anlayışını ABARTARAK hayatımıza katmış ve dünyada yaşanan çalkantıyı hayatımıza mümkün mertebe aksettirmemiştir.
Yine bizlerin büyük bir kesimi de, dünyada bir sıkıntı yokmuş gibi ne pand*mi ne savaş ne gıda ne enerji krizi ne de o büyük deprem olmamış gibi yaşamaya devam edip; lüks ve konforumuzdan taviz vermediğimiz gibi israfa da devam ederek iktisatlı davranmayarak, bir sorumsuzluk örneği teşkil ettik.
Adeta vardan yoktan anlamayan şımarık bir çocuk edasıyla ille de istedik, ille de direttik, ille de yaşadık ve geri kalmadık bir şeylerden.
Eski Türkiye'de akaryakıtın 2/3'ü vergi idi bugün yarısı bile değildir bu rakam. Kaldı ki devletimiz elinde imkan varken biraz da savurganca son 3 yılda elinden geleni fazlasıyla yapmıştır. Sırf cebimize girmedi diye cebimizden çıkmayanları da yok saymamak lazım. Kaldı ki depremin faturası da malumdur. içeride bir yara var ve vücut nasıl o yarayı iyileştirmek için seferber oluyor ise bizlerde daha evvel devletimizin seferber olduğu lakin bugün artık yetişemediği noktada gereğini onur ve şeref ile icra edeceğiz. Millet demek devlet demek, devlet demek millet demek ayrı gayrı değiliz dostlar.
Ve unutmayalım ki bu ülke bir vergi cennetidir. Hem kurumlar, hem kdv hem enerji hem de akaryakıttan alınan vergilerde Avrupa'da son sıralardayız. Çok basit aramalarla bu verilerle ulaşmanız mümkündür.
*** Yukarıdaki konudan bağımsız olarak şunu da yazayım. The platform isimli bir filmde geçen diyalog "Herkes sadece ihtiyacı kadar yeseydi en alt katlara kadar yiyecek yeterdi"
Bilenler bilir, bir platform üzerinde yiyecekler kat kat dolaşıyor. Esasen kişi sayısına göre hesaplanmış bu porsiyonlar, açgözlü ve müsrif olanlar tarafından aşırı tüketilince aşağıdaki insalara ulaşamıyor ve ölüyorlar. Belki de rızk insanın elinde olsa soyumuz tükenecekti.
Bir malı alırken şeriat, satarken kapitalizm kuralları geçerli olsun istiyoruz adeta. Alırken hak, hukuk, kanun, nizam olsun; satarken dolar, akaryakıt, faiz... Eğri oturalım doğru konuşalım. (istisnalar elbette müstesnadır)
Ve maalesef bizim alt tabakımız orta tabaka gibi, orta tabakamız üst tabaka gibi yaşama hevesinde. Oysa böyle zamanlarda, salgın ve savaş, kriz ve kıtlık zamanlarında tam tersi olmalı ve ihtiyaç kelimesi her birey tarafından gözden geçirilmelidir. Normal zamanda ihtiyaç olan bir şey bir salgın yahut kriz zamanı elbette gözardı edilebilir ve edilmelidir.
Sarayda ki Yusuf'u sevdiğimiz gibi kuyudaki Yusuf'u da sevelim yanında olalım. iyiyken zaten her şey iyidir, marifet kötüyken BiR olabilmektedir.
Devlete vay şöyle yaparsan bana daha fazla maaş verebilirsin aklı vermek yerine, kendimiz de ne yaparsak daha bereketli bir kazanca nail oluruzun peşine düşmeliyiz. Nelerden kısabilir neleri israf ettiğimizi teşhis edebiliriz.
Ortada bir mesele var ise her birimiz bu meseleyi evvela kendi ölçeğimizde çözmeliyiz.
Rabbim yüce kitabımızda bir çok ayeti kerime de rızkımıza kefil olduğunu beyan etmiş lakin rızkımıza kefildir, lüksümüze değil dostlar.
Dünümüze bugünümüze ve yarınımıza her daim elhamdulillah.