Sokakta acıyıp eve aldığım kedinin suç örgütü lideri çıkması. Anlatayım.
bu olay yaklaşık 2 yıl kadar önce oldu. Bir yaz vakti, akşam işten geliyorum. apartmana girmek üzereydim ki sağdaki duvarın dibinde, dört ayağı havada, dili dışarda, neredeyse sıcaktan buharlaşmak üzere olan o kediyi gördüm. "Çok sıcak, esmiyor" der gibi bana bakıyordu. onu o vaziyette öylece bırakıp gidemezdim. benim ev 2 yıl öncesinde giriş katta ve kuzey cephe olduğu için yazın dışarıya göre daha serin oluyordu. kediyi aldığım gibi eve girdim. adını ilk başta klasik "pamuk" koymuştum ama o günden birkaç gün sonra değiştirip "montana" yaptım. iki haftada yaşadığım olaylar gösterdi ki bir kedi "pamuk" ismine ancak bu kadar uyamazdı.
Montana eve geldikten birkaç gün sonra onun normal bir kedi olmadığını anlamaya başladım. gözle görülür ilk fark, evin dış etrafında sayıları her geçen gün artan kediler oldu. Montana’nın bu kedilerle farklı bir diyaloğu vardı. gecenin bir yarısı, ikili üçlü gruplar halinde pencerenin önüne geliyorlar ve Montana’nın çıkmasını bekliyorlardı. Montana, sıcak havalardan dolayı sürekli açık duran pencereden dışarı çıktığında hepsi saygı duruşuna geçiyor, pencereden atlayıp onların önüne geçene kadar hareket etmiyorlardı. Montana önde bunlar arkada gecenin karanlığında kaybolup gidiyorlar, sabaha karşı yine montana önde, bunlar arkada eve dönüyorlardı. Montana pencereden girene kadar diğer kediler yine saygı duruşunda bekliyor, sonra da dağılıyorlardı.
buraya kadar aslında çok da aşırı anormal bir durum yok ama günler içinde gördüğüm şeyler beni gerçekten afallattı.
bir gün yine eve dönerken kasaba uğramıştım. birkaç parça tavuk alıp çıkacaktım. kasap tavuğun parçalarından birazını kapının önünde duran kedisine fırlattı. kedi önce korka korka etrafı kolaçan etti, sonra bir çırpıda tavuğu midesine gömdü. tavuğu yemişti ama hâlâ korku dolu gözlerle etrafına bakıyordu. bu sıradan olayı çok da önemsememiştim. ta ki aynı gece, bu kasabın önündeki kediyi bizim bahçede görene kadar.
Montana’nın fedaileri (onlara artık böyle diyordum) bu kasap kedisini ortaya almışlar montana’nın gelmesini bekliyorlardı. Montana ağır adımlarla pencereden çıktı. fedailerle miyuv miyuv bir şeyler konuştuktan sonra kasap kedisine öyle bir tokat attı ki kasap kedisi iki metre öteye savruldu. o sırada kaçmaya yeltendi ama fedailer hemen etrafını sarıp izin vermediler. sonra bizim montana buna bir de döner pati salladı. kasap kedisi bağıra çağıra kaçtı gitti. olduğum yere mıhlanıp kalmıştım. gözlerimin önünde adeta bir hesaplaşma yaşanmıştı. sabırsızlıkla sabahın olmasını bekledim ve sabah ilk iş kasabın yanına gittim. dayak yiyen kedi, kaşı gözü şişmiş vaziyette oralarda dolanıyordu. kasapla selamlaşıp havadan sudan konuşurken birkaç parça tavuk alıp kediye fırlattım. kedi tavuk parçalarını yemeyip ağzına alarak yola düştü. iki sokak boyunca kediyi takip ettim. sonunda bir çöp konteynırının kenarına tavukları bırakıp “meeaav” diye bağırdı. çöplüğün içinden bizim fedailerden ikisi çıktı. tavukları alıp geri girdiler. kasap kedisi de oradan ayrıldı. şok içinde kalmıştım. Akşam eve döndüm. kapıyı açtığımda Montana’yla göz göze geldik. kafamı yere eğerek önünden geçip sessizce mutfağa gittim. resmen ürkütmemeye çalışıyordum amk kedisini.
önceleri Montana’nın neler yaptığını rahat rahat gözlemlerken artık başıma iş almamak için o kadar rahat hareket edemiyordum. kendisini takip ettiğimi anlarsa peşime fedailerini takıp başıma bela açabilirdi. odama kapanıp evin geri kalanını montana’ya bırakıyordum.
Montana daha sonraları evin de tenha olmasını fırsat bilerek işin bokunu çıkarıp fedailerini evin içine kadar sokmaya başladı. Bazen anahtar deliğinden baktığımda görüyordum, artık hesaplaşmalarını evin salonunda yapıyorlardı. bilmediğim farklı farklı kedileri salona getirip temiz bir dayak çektikten sonra gönderiyorlardı. bu dayak yiyen kedilerin haraca bağlandığına ve haraçlarını ödemediklerinde bu muameleye maruz kaldıklarına emindim. fedailer bazen de yavru kediler getirip kuyruklarını ısırıyorlar, tüylerini sağdan soldan koparıp geri götürüyorlardı. bu yavru kedileri birkaç gün sonra ya bir kasabın, ya bir dönercinin önünde görüyordum. resmen küçük kedileri kaçırıp sağda solda dilendiriyorlardı.
son zamanlarda neler yaşadım hâlâ algılayamıyordum. daha birkaç hafta önce sokakta susamış ve sıcaktan bunalmış bir kediden ibaret olan Montana’nın, evimi suç örgütü merkezine dönüştüren bir mayfa lideri olduğuna inanamıyordum.
Nasıl kurtuldum derseniz, farklı bir eve taşındığım için (kedilerden dolayı değil tabi ki), ev de montana'ya kalmıştı tamamen. Sonra kim taşındı oraya, montana ve fedaileri noldu bilmiyorum. Eminim hâlâ kirli işlerini yapmaya devam ediyordur.