Sabahattin Ali'nin salt toplumcu olarak nitelendirilemeyeceğini ispatlayan roman ya da uzun hikaye. Kırık bir aşk hikayesi. Romanın birinci kişisi RAif efendi gibi çekingen, sosyal ilişkilerde pasif birinin Maria ile yaşadıkları okura, düşlerinde kurguladıkları yaşamları edebiyat yoluyla gerçeğe dönüştürebileceklerini söylüyor. Günümüzde birbirine yakın görünen; ancak birbirinden daha da uzaklaşan insanlar anlıyoruz ki 1940'lı yıllarda aynı pasif ve yalnız yaşama mahkum olabiliyorlarmış. Yine anlıyoruz ki insanın ne doğası ne ilişkileri kolay kolay değişmiyor. Sabahattin Ali küçük insanların düşlerini bugünün insanının özlemleriyle birleştirebildiyse bu onun kanıtı değil midir?