ben soylemekten bıktım ama bazı arkadaşlar anlamama hususunda direndikleri için tekrar belirtme ihtiyacı duyuyorum. bu hem özelden gelen mesajlara bir cevap hem de kendimi bir kez daha ifade etme fırsatı.
recep tayyip erdoğan'ı 1 gram dahi sevmem, yaptığı hiçbir icraatı desteklemediğim gibi dini kullanarak insanların duygularını istismar eden bir politikacıdan başka birşey değildir benim gözümde. ama dün olay bambaşka bir boyuttaydı. recep tayyip erdoğan dün kendide söylediği gibi davos'ta ak parti başkanı olarak değil, türkiye cumhuriyeti başbakanı olarak yer aldı. ve senin, benim, bizim, ülkemizin, ata'mızın onurunu korumakla yükümlüydü. recep tayyip erdoğan bunu keyfi olarak değil, yapmakla mükellef olduğu için yaptı davos'ta. yapmas gerektiği gibi yaptı, daha öncede belirttiğim gibi tek hatası diplomasiyi bir kenara bırakması oldu bunu yaparken. bunu destekleyen arkadaşlar var "siyasetçide olsa o da insan, bana aynısı olsa bende aynısını yapardım, sana aynısı olsa sende aynısını yapardın." şeklinde konuşuyorlar. hayır ben çok daha beterini yapardım. bana aynısı olsa ben önce kalkar o moderatörü döverdim, sonra peres'in anasına avradına söver giderdim. he işte ben o yüzden türkiye cumhuriyeti başbakanı olamayacağım asla zaten, aynı şekilde sen de anlatabildim mi? ama recep tayyip erdoğan'ın diplomatik bir dil kullanmadan yaptığı bu sert konuşma onu kahraman yapmasada, ülkesini düşünmeyen bir insanda yapmaz. recep tayyip erdoğan orda türkiye cumhuriyeti başbakanına yakışır şekilde davrandı. hayatımda ilk kez recep tayyip erdoğan için bu benim başbakanım diyebildim. lütfen sırf muhalefet yapmak için muhalefet yapmayı bıraksın bazı arkadaşlar. yoksa o çok küfrettiğiniz deniz baykal'dan bir farkınız kalmaz. saygılar.