doğru bir önermedir. öncelikle itilaf devletlerinin hali hazırdaki durumuna göz atmak gerekiyor ki, sivri olmayan zekamız bunu algılayabilsin.
bilindiği gibi (bakınız yazar burada 1nci dünya savaşının bilindiğini varsayıyor) italyanlar birinci dünya savaşınca bir zke yaramamışlardır, güneyden almanyayı dürterek doğuda rusya batıda fransaya binen yükü hafifletmesi gereken italya, bunu tam anlamıyla başaramayıp, rusların savaştan çekilmesine bir çeşit sebep olmuşlardır. vefakat savaşa girme esnasında italyanlara o kadar çok vaatte bulunulmuştur ki, savaş sonrası bunlar bir bir problem olarak ortaya çıkmışlardır. fransa cephesine gelindiğinde ise, fransızlar istedikleri gibi başlarda almanları oyalamış olmalarına rağmen o kadar çok hırpalanmışlardır ki savaş sonunda kıçlarını kaldıracak mecalleri kalmamıştır, zaten bunu da ankara antlaşmasını yapıp kaçmalarından çıkarabiliyoruz.
ingilizlere gelelim, tüm olanaklarını savaşta kullanmış olduklarından, hatırlarsınız çanakkaleye getirecek asker bulamamış ve anzakları taşımak zorunda kalmışlardır. zaten kurtuluş savaşında da tek bir kurşun atmayan ingiliz askeri, londra konferansına türk heyetini gıyabi olarak çağırmak zorunda kalmış, bir yandan da yeni oluşan bu türk gücünün bolşevikleşmesinden korkmuştur.
M. Kemal ve kurmayları sadece savaşlarda aldıkları zaferlerle değil, itilaf devletlerinin kendi aralarındaki bu problemlerden de yararlanmıştır.
bir diplomat namzedi olarak, diplomasinin savaşlarda alınan zaferlerden ibaret olmadığını söylemek boynumun borcudur sanırım. öyle olsaydı barış zamanı diplomasi olmaz, insanlar savaşta zafer alalım da diplomasi yapalım derdi değil mi?
ama sen şimdi bunu git, g.tünden anla, ve şu emeğe sıç, e mi?
not: emek benim ki değil, m.kemal ve kurmaylarının döktüğü terdir efem.
sonradan gelen kızgın edit: dünyanın mına koyacak kadar çok askeri bulunan üç ülke, 1919 yılına gelindiğinde, evinde karısını zikecek erkek bulamaz durumdalardı, bu da demek oluyorki, araştırıp öğrenirsek rüzgara karşı işemeyiz efem.