alakalı yada alakasız aklıma şu fıkrayı getiren hadisedir.
Zamanında ülkede yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle iyice boşalan hazineye kaynak sağlamak için padişah yeni vergiler koyar. halk vergiyi öder. bunu öğrenen padişah verginin iki katına çıkarılmasını emreder. Emri yerine getirilmiştir. vezirinden durumu öğrenen padişah halkın hiçbir tepki vermemesi ve kuzu kuzu vergiyi ödemesinden kıllanır. derki vergi iki kat alınsın ve ödeyenlere kırk sopa vurulsun. halk artırılmış vergiyi öder sopasınıda yer ancak yinede sesini çıkarmaz. insanların bu ensesine vur ekmeğini al davranışları karşısında padişah deliye döner ve son emrini verir. vergi alınsın , sopa vurulsun sonrasındada iri kıyım bir zenci vergisini ödemiş olanları becersin. takip eden gün padişah tebdil i kıyafet ile halkın arasına karışır, insanların bu kadar zulme karşı tepki koyacaklarını, kazan kaldıracaklarını umud eder. ancak kimseden çıt çıkmamaktadır. tam vezirine dönüp hayal kırıklığına uğramış gözlerle bakarken, vergi sırasında bekleyen ve kendisini tanıyan biri padişahım diye seslenir. padişah heyecanla adama döner ve buyur der. adam bir maruzatım var padişahım der. padişah seni dinliyorum, herhalde şikayette bulunacaksın devam et diye karşılık verir. adam haşa padişahım benimkisi şikayetten ziyade naçizane bir istektir. gördüğünüz üzre vergimizi ödüyoruz, sopamızı yiyoruz lakin şu görmüş olduğunuz zenci tek başına yetiştiremiyor önünde kuyruk oluşuyor sizde uygun görürseniz zencilerin sayısını iki yapalım der.**
