johann abimizin büyük büyük dedesi aslen yahudi olup, avrupa'daki engizisyon baskısından kurtulmak için katolik olmuş bir konverso'dur.
her neyse, bu gereksiz bilgiyi bir kenara bırakalım güzel mavi tuna valsine dönelim...
vals, tüm avrupa'yı kasıp kavuran bir dans haline gelmiş, besteciler yeni ve hit valsler bestelemek için birbirleri ile yarışır hale gelmiştir.
öyle ki, bu vals akımına osmanlı türkiyesi de ayak uydurmuş, kafir dansı(!) vals, 1840'larda ümmetin halifesinin sarayına girmişti.
padişah abdülmecid, valsi öyle bir beğenmiş, öyle bir beğenmişti ki, bir fransız orkestrasını sarayda konser vermek için istanbul'a getirtmişti.
fransızlar da saraya gelmiş, abdülmecid'e özel muhteşem bir konser vermişlerdi.
padişah abdülmecid'in fransızları hayran hayran izlemesi saray bestekarı hammamizade ismail dede efendi'yi kızdırmış, padişah ve halife efendimizin gavur valsleri dinlemesine gönlü razı olmamış ve bu dönemde "yine bir gülnihal" adıyla hepimizin bildiği ilk türk ve müslüman valsini bestelemiş ve sultan abdülmecid'e sunmuştur...
ilk osmanlı valsi olan yine bir gülnihal, dede efendi'nin daha evvel halil paşa adına gülnihal kalfa için yazmış olduğu bir şiirdir.
gülnihal kalfa'yı tavlayıp yatağa atmak arzusuyla yanıp tutuşan halil paşa, ismail dede efendi'ye yüklü bir ödeme yaparak bu şiiri yazdırmış ve şüphesiz ki amacına ulaşmıştır.
işte dede efendi, fransızlara kızarak, sadece 1 gece içinde bu şiiri vals formatında bestelemiş ve böylece ilk osmanlı valsi ortaya çıkmıştır...
şimdi dönelim johann strauss'a...
abdülmecid döneminde osmanlı sarayı'nın bir vazgeçilmezi olan vals, abdülmecid sonrası tahta geçen kardeşi abdülaziz döneminde de vazgeçilmez olmaya devam etmişti.
üstelik sultan abdülaziz, ağabeyi abdülmecid'den farklı olarak bizzat kendisi vals bestelemiş, çıtayı bir hayli yükseltmişti.
abdülaziz'den sonra tahta çıkan yeğeni 5. murad'da amcasının izinden giderek vals besteleyen padişahlar arasına adını yazdırmıştı.
(bkz: vals besteleyen islam halifesi)
işte komple müzisyen olan padişah ve halife efendimiz sultan abdülaziz, aynı zamanda yurtdışı seyahatine çıkmış olan yegane osmanlı padişahıdır.
sultan abdülaziz çıktığı avrupa seyahatinde fransa, ingiltere, belçika, almanya'ya uğramış nihayetinde dönüş yolunda avusturya-macaristan'ın başkenti viyana'ya gelmiş burada johann strauss ii ile tanışmış, johann strauss'un verdiği konsere katılmış ve ünlü bestekar ile müzik üzerine uzun uzun konuşmuştur.
işte bu konuşmaların birinde sultan abdülaziz, johann strauss'a avusturya'nın can damarı tuna nehri'ni göstererek, "ne muazzam bir nehir, sizde doğuyor, bizim topraklarımızda devam ediyor. tıpkı vals gibi..." diyerek johann strauss'a ilham kaynağı olmuş, ayrıca müzisyene yüklü bir bağış yaparak çalışmaları için osmanlı'ya davet etmiştir...
yani sevgili arkadaşlar, dünyaca ünlü güzel mavi tuna-the blue danube valsi'nin fikir babası ve de sponsoru osmanlı padişahı abdülaziz'dir...
tabi, sizler osmanlı torunu olmaya farklı açıdan baktığınız için, osmanlı padişahlarının bu yönlerinden bihabersiniz.
osmanlı padişahlarının ilgilendiğiniz yönü alnı secdeden kalkıp kalkmadığı ve abdestsiz evrak imzalayıp imzalamadığıyla sınırlı ne yazık ki...