Resmi tarihin en büyük yalanı: Menemen vakası
Açık bir provokasyonun uygulandığı Menemen`deki olaylar, tarihin tozlu raflarında tarafsız tarihçileri beklemektedir.
Resmi tarihin en büyük yalanı: Menemen vakası
22.12.2012 11:34:48
TIMETURK / Haber Merkezi
23 Aralık 1930’da meydana gelen olay resmi görüşlü Prof. ismail Hakkı Uzunçarşılı’ya göre; “istanbul/Erenköy’de oturan 84 yaşındaki Nakşi Şeyhi Erbilli Şeyh Esad Efendi ile oğlu Mehmet Ali Efendi tarafından planlanıp, Manisa Askeri Hastanesi imamlığından emekli olan Laz ibrahim Hoca tarafından teşvik/tahrik edilen ve Derviş Mehmet ile adamları tarafından icra edilen menfur bir irtica olayıdır.” Çünkü Şeyh Esat ve fıkrasının amacı Cumhuriyeti yıkmak, Atatürk’ün ilkelerine karşı Şeriatı getirmek, tekke ve zaviyeleri açmak, şapkayı yasaklayıp yeniden fesin kullanılmasını sağlamaktır. Olaylar tamamen provokasyon kokmaktadır.
Derviş Mehmet ve adamları bu olayda kullanılan zavallılardı. Çünkü bu kişilerin esrarkeş olduklarını, olay ile ilgili görevlendirilen 1. Kolordu Komutanı Mustafa Muğlalı, verdiği raporda belirtmektedir. Derviş Mehmet’in esrarkeşlerin takıldığı kahvehaneyi mekân tuttuğu da rapor edilmiştir. Eğer bu iddia doğru ise esrarkeşlerin halifeliğin tekrar ihyası ile ne ilgileri olabilir diye soru sormaktan insan kendini alamıyor.
Aynı raporda olayların çıkmasına göz yumulduğu iddiaları da vardır. Çünkü 23 Aralık 1930 sabah camiden bir bayrakla çıkan Derviş Mehmet, kendisini Mehdi ilan ettiğinde olaya ilk etapta Yüzbaşı Fahri Bey müdahale eder. Ancak Derviş Mehmet’in kendisinin Mehdi olduğunu, herkesi bayrağın altında toplamaya çağırdığını söylemesi üzerine, Yüzbaşı Fahri Bey hiç tepki vermeden geri gider. Bu durum çok ilginçtir. Çünkü 1930’ların Türkiye’sinden bahsediyoruz.
En ufak bir olayın üzerine topla, tüfekle varan ordunun Yüzbaşısı olaya müdahale etmeyip geri duruyor, onun yerine acemilerden oluşan mermisiz (Manevra mermileri var) bir manga ile öğretmen kökenli acemi ve silahsız bir asteğmen müdahale ediyor. Olaya müdahale için kurban seçilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Derviş Mehmet’i durdurmak için hemen kalabalığın içine atılır. Bu arada kalabalık içinden atılan faili meçhul bir kurşunla yaralanır. Askerler ateş açar ama manevra mermileri etkisizdir. Resmi tarihe göre; Derviş Mehmet bana mermi işlemez deyip Kubilay’ın başını gövdesinden ayırır. Kesik başı bayrak direğine geçirir. Bu arada bayrak direğinin ipi Yahudi Jozef diye bir esnaftan satın alınır. işin garip tarafı sabah dükkânında müşteri bekleyip, dükkândan içeri giren birine ip satmaktan dolayı Jozef te idam edilir.
Açık bir senaryonun uygulandığı Menemen vakasında provokasyonu görmemek için çok basiretsiz olmak gerekiyor. Çünkü o yıllarda Atatürk’ün emri ile Serbest Cumhuriyet Fırkası, Fethi Okyar’ın başkanlığında kurulmuştu. CHP, bu yeni partiye Cumhuriyete karşı olan odakların toplandığı endişesini taşımaktadır. Üstelik menemen halkı, ismet inönü’nün CHP’si yerine bu yeni partiyi desteklemekteydi.
Ayrıca Esat Efendi uğradığı Bursa’da halk tarafından ilgi ile karşılanır. Kaldığı ev ziyaretçi akınına uğrar. Bu arada Ankara’dan bir kısım üst düzey idareci Bursa’daki kaplıcalara gelmiş ve Esat efendinin halk nezdindeki itibarını müşahede etmişlerdir. Dönemin Cumhuriyet Gazetesi Esat Efendi hakkında olumsuz yayınlar yapar. Bu vesilelerle Esat Efendinin üstü çizilmiş ve Menemen olayı buna bahane edilmiştir. Yoksa altı kişilik Derviş Mehmet’in ordusu(!) iki tüfekle irticacı bir kalkışmayı nasıl başlatırlar. Bu bahane ile tekrar darağaçları kurulur. Olayın soruşturma görevi Mustafa Muğlalı’ ya verilir. Tarihin garip bir cilvesidir ki, Orgeneral Muğlalı 1943 yılında Üçüncü Ordu ve Sıkıyönetim komutanı iken Van’ın Özalp ilçesinde 33 masum vatandaşı kurşuna dizdirmiştir.
Kimisi olayı seyrettiği, kimisi alkışladığı veya oradan hasbelkader geçtiği için, kimisi de dükkânda müşteri bekleyen esnaf olduğu için mahkeme karşısına çıkarılıp, çoğu sade vatandaş 28 kişi idam edilir. 50 kişi ise muhtelif hapis cezasına çarptırılır. Şeyh Esat Efendi çok yaşlı olduğundan dolayı idam edilmez. Cezası 24 yıl hapse çevrilir. Fakat tutuklu bulunduğu sırada vefat eder. Derviş Mehmet ve adamları ise olay günü öldürülmüştüler.