aşağıdaki entry yoğun düşmanlık duyguları içermektedir;
tiksindiğim yolculuk tipi. herhangi bir otobüs yolculuğuna bile zor katlanan, seyahattan nefret eden bir insanın, -üstelik bu insanının boyunun 1.97 olduğunu düşünün, kiloyu net söylemiyorum varın siz tahmin edin- daracık bir alanda saatler boyunca kıpırdamadan durması tam anlamı ile işkencedir.
otobüsün içine bakarsınız bir dolu insan. nasıl bir olaysa herkes uyur. sohbetlerde hep, herkes nasıl uyuyor ya ben hiç uyuyamam diyen adamlar bunu dalgasına mı söylüyor bilmiyorum. hepsi uyuyor valla.
dışarı bakayım derseniz, gene içeriyi görürsünüz. gene bir dolu uyuyan insan.
yandaki eleman mutlak suretle yol boyu uyur. ama mesele o değil öndeki kişidir.
ben, kendi tecrübelerimden önümde hep erkek otursun isterim. dünyada en korktuğum şeylerden biri mango'daki kadınsa, bir diğeri de otobüs yolculuğundaki kadındır. bu kadınlara göre tüm otobüs onlara aittir. bu aidiet duygusu 23-24 yaşından sonra başlayıp yükselen bir grafik çizer. 53'te zirve yapar ve sonra hızlı bir düşüş ile 72'te tekrar 23 öncesi duruma döner.
neyse, öndeki, otobüsün kendine ait olduğunu düşünen kadın, koltuğu geri yatırır. burası normal, yatıracak tabii. akabinde koltuk benim dizime yaslanır. artık nasıl birşey düşünüyorsa, tekrar kaldırıp indirerek, benim direncimi kırabileceğini ve beni daha da ufaltabileceğine inanır. bir kaç ittirmeden sonra yakaladığı 2 cm'lik ilerleme, birazdan dalacağı müthiş uyku için ona moral verir.
müzik dinlemek isterseniz %65 pil biter. yok ben tedarikliyim derseniz, en yavaş parçalar denk gelir beyninizi dağıtır. yok ben onu da ayarladım derseniz mutlaka kulaklıktan çıkan, sinek vızıltısının 1/100'i kadar ses birini rahatsız eder.
kitap okuyamazsınız, ışığı yakarsanız, deli heralde diye bakışlar döner üstünüze.
bir de bazen sizin gibi uyumayan, gençten biri olur otobüste. bu adama/kıza da çok gıcık olurum. bunlar, istisnasız olarak, sarjı sittin sene bitmeyen laptop'lara sahip olurlar. ulan benimki de laptop, ne kadar farkedicek, 20 dk de, hadi seninki çok acayip birşey 1 saat de. kendi gözümle gördüm adam binince açtı inerken kapadı ya. paso lost izledi.
en yeni olarak psp sahipleri gıcık olduklarım arasına eklenmiştir. ben dizimin kırılmaması için mücadele verirken, yanda pes 2009 oynayan adam ise, attığı arapasın istediği yere gitmemesinden şikayetçidir.
bir de sadece bana olduğuna emin olduğum birşey; benim oturduğum yerin kulaklık çıkışı %80 bozuktur.
sadece bir defa, 2 sene önce mi ne, bir cumartesi gecesi gitmiştim bursa'ya. zaga mı makina mı artık neyse o zaman adı, o vardı. hani böyle arada bir süper olur ya, öyle bir denk gelmişti. bir kez o zaman psikolojim bozulmadan gitmiştim.
en sonunda eve varırsınız. yatağa yatarsınız ve deliksiz uyursunuz. o uyku çok tatlıdır gerçi ama ertesi günü de alır götürür.
böyle şerefsiz birşeydir gece yolculuğu benim için.