hava orası kadar olmasa da soğuk. deniz kenarında bir şeyler içmeyi hiç sevmedim, denizi de öyle . bu şehri pek tanımıyorum, sevmiyorum. seni tanıyorum oysa. yalnızlığını, herkesin içinde kendine düşkünlüğünü, başkalarında kendini arayan halini biliyorum.
bir çocuk olduğunu biliyorum, her daim saçların birinin ellerinin sıcaklığının garantisinde olmalı belki de.
önlüklerimi ve beyaz yakalarımı atalı çok oldu.
oysa biliyorum, ihtiyacı olan birine vermeliydim onları; oysa çok istedim kurtulmak çocukluğumdan, çocukluğuma ihanet etmek en büyük arzumdu hep. lise fotoğraflarım duruyor hala, henüz atmadım. fark edemedim henüz liseden mezun olduğumu her ne kadar mezun olmama az kaldıysa da üniversite denen bu elit hapishaneden.
elimde senden kalan tek şey birkaç satır yazı, onları da ben yazmışım.
bir dost üstüne , bir toprak üstüne , bir sevgili üstüne,
her ölümden önce edilen o kutsal sözcük üstüne
ben bu yazıyı sen üstüne yazdım ve bu yazıda seni tanımadığım için bana bende var olan hatırlattığın her şeyden bahsettim.
saçının bir tutamını kızıla boya bu gece, saçlarını bir başka gece okşarken ben buluşmak üzere...