kişinin kendi ahlakıyla yüzleştiği en kritik durumlardan biri.
bundan yaklaşık 3-4 sene önce böyle bir durum yaşadım. fiziksel bir ilişki olmasa da, gece gündüz konuştuğum bir kadın vardı. en sonunda bir gün, eşinin yurt dışına çıktığını söyledi. korktuğunu, evde yalnız kalmak istemediğini söyledi. o mesaja kadar hiçbir şekilde vicdan yaptığım bir an olmamıştı ama o son mesajdan sonra inanılmaz kötü hissettim. çünkü bir an kendimi eşinin yerine koydum. dimağımda inanılmaz boktan bir ruh hali haiz oldu. kendime lanet ettim ve aşağılık hissettim. kendisini engelleyip, bütün diyaloğumu kestim.
uludağ sözlük camiasında nispeten yaş almış yazarlardan biriyim. yani pek genç sayılmam. sadece şunu söylemek istiyorum: 20 yaşında genç kardeşlerimiz var. ben bu genç kardeşlerime naçizane bir öneride bulunmak istiyorum. (beni yanlış anlamayacaklarını da biliyorum)
bir kadının aurasına ve manipülasyonuna çok az erkek karşı koyabilir. çünkü tabiat gereği kadınlar ikna etmek üzerine ve cezbetme üzerine tasarlanmış canlılardır. biz erkekler ise, (çok affedersiniz) döl yaymak arzusuyla yanıp tutuşan canlılarızdır. işte bu sebeple, bir kadın bizi nereye çekerse oraya gitmeye teşne olabiliyoruz. bekar bir kadın sizi nereye çekmek istiyorsa çeksin; esas mesele bu değil. ama evli bir kadın eşiyle problemler yaşadı diye kendi kişisel arzularına sizi de dahil etmeye çalışırsa bu durumdan kati suretle uzak durun derim. işin vicdani boyutu çok büyük ruh ağrılarına sebebiyet verebilir. ruhunuz bedeninizi terk edene kadar bu pislikle yaşamak zorunda kalırsınız.