gezi direnişi sırasında, tüm gündem değişmiş, her yola başvurulmasına rağmen erdoğan ın gündemi belirleyebilme kuvveti elinden gitmişti. neler denenmedi neler; çapulcular dedi direnişçilere, direnişçiler sahiplendi. kanallar penguen belgeseli girdi yemedi. tüm türkiye den kolluk güçleri getirildi, biber gazı kulanımı köklendi fayda yok. kimse ağzını açamıyor. başörtülü bacılarıma saldırdılar hikayesi çıktı yemedi, camide içki içtiler dendi olmadı. olmadı. ta ki..
yiğit bulut telekinezi ile başbakan erdoğan a suikast girişiminde bulunuldu diyene kadar. tuhaftı. gülünüp geçildi, ama kelimelerin tükendiği yerde birisi kendini parçalarcasına telekinezi ile canına kast ettiler diye ekranlarda kendini paralaması iktidara can suyu oldu. yiğit bulut da erdoğan ın başdanışmanı oldu. hala görevine devam etmektedir, gelişi o günlere rastlar.
niye bunu uzun uzun yazdım; bu kadar gündemin olduğu bugünlerde bu kadar absürt bir iddia ve bu kadar absürt iddia sahibinin varlığı bana, iktidarın gündem belirleme gücünü kaybettiğini ve benzer şekilde tutunacak dal aradığını gösteriyor. referansım da bu olaydır. o yüzden, aman ha saçma deyip ciddiye almamazlık etmeyin. parti içi muhalifi saf dışı kalmış, erdoğan ın damadı ve damadın rakibi soylu bile faydasız hale gelmişken, eksikliği merak uyandıran melih gökçek bununla çıkıyorsa, kendisini başka bir rolde yakın zamanda göreceğiz demektir. ankara belediyesine gelişine bir sürü laf saydırır, konuşsan konuşulmaz ve uzlaşılmaz bir adam bu.
fayda eder mi derseniz çok dikiş tutmaz derim ama gündemimde tek dakika durmasına tahammülüm olmayan birisi olarak kendisine maruz kalacağımızdan ötürü düşünceli ve üzgün olduğumu da belirtmek isterim.
cin konusuna gelirsek de, laikliğin ne demek olduğunu toplumun yarısının anlamadığı yerde çenemi yormam derim.