bir masum küçük çocuk. sevgiyi anne sevgisinden ibaret bilen. aşkı tatmamış, onun heyecanını yaşamamış bir çocuk. yaşı gelince okula gidiyor. ve bir ilki yaşıyor kendisi için. aşkı tanıyor. okulu seviyor o ilk sayesinde. saçları yanlardan kulağını, arkadan ensesinin bir kısmını kapatıyor. onu izliyor. her gün, sıkılmadan. hastalandığında bile okula gitmek için can atıyor. okumayı yazmayı az biraz bilen bir çocuk bu. ilkokulda panolardaki mevsim köşesinden adını görüyor ve taklit ederek yazıyor. durmadan yazıyor aynı kelimeyi, sıkılmadan... günler çok hızlı geçiyor belki. saçı uzuyor, hala çok güzel. sonra saçını kestiriyor, çok, çok güzel... gülümsemesi, konuşması küçük çocuğu içine çekiyor kızın. ayağını yerden kesiyor. kızın her detayını aklının bir köşesine kaydediyor çocuk. kulağını, kulağındaki memesindeki beni vitaminsizlikten kaynaklanan tırnaklarında oluşan çizgileri. ve çocuk dişleriyle sürekli tırnağını çizmeye çalışıyor, bir ortak yön yaratabilmek için. bir sene sonra aynı servisle gidip gelmeye başlıyor kızla çocuk. öğreniyor ki evi çok yakın ona. çocuk artık her eve gittiğinde hemen bisikletini alıp kızın apartmanının etrafında dolaşıyor. bir gün onu dışarda arkadaşlarıyla oynarken görüyor, kız çocuğa artık her gün gelmesini söylüyor. bundan çok mutlu olacakmış. birkaç hafta boyunca hemen her gün görüyor kızı. araya kış ayı giriyor, bisikleti bodruma atılıyor çocuğun. artık sadece okulda görecek, olsun sonuçta görecek. saçları hep aynı şekilde kestiriliyor kızın. uzuyor ve tekrar kısaltılıyor. sonra yıllar geçiyor. geçen yıllar içerisinde çocuğa cesaret verecek birçok olay oluyor. sıra arkadaşı oluyor ilk aşkıyla. kız derste egemenliği eline geçirmek istercesine oğlanın ayağına basıyor, ve öyle kalıyor. oğlan ömür boyu bu şekilde durabileceğini sanıyor her defasında. her defasında zil çalıyor.
5 yıl geçmiş artık. bu çocuğun kızla aynı okulda okuyacağı son sene. babası alacak çünkü çocuğu okuldan. beşinci sınıfın sonlarında düzenlenen gecede çocuk cesaret edemiyor ilk dansı teklif etmeye. başka biriyle çıkıyor ilk dansına. gözü kızı arıyor. buluyor, şarkı bitiyor. artık herkes yerine oturuyor. ama daha dans edilecek. sonraki şarkıları bekliyor. ama bir türlü çalınmıyor dans edilecek şarkı. aptal çocuk daha fazla bekleyemeden sonraki ilk dansta onunla dans etmesi için kıza teklifte bulunuyor. kız kabul ediyor. biraz zaman geçince dans için bir şarkı çalınıyor. çocuk kızı arıyor, piste bakıyor ve görüyor; başka biriyle dans ediyor. 'koduğumunun!' çocuğun dünyası yıkıldı. aptal... üzüntülü bir biçimde annesinin yanına gidiyor. bir şey olmamış gibi davranıyor ama olmuyor. kalabalıktan uzaklaşmak isterken, kız geliyor; dans teklifini unuttuğunu, hemen başlayabileceklerini söylüyor. salak çocuğun ağzı kulaklarına varıyor. ama şarkı bitmek üzere. belki çok uzun dans etti çocuk ama ona 10-15 saniye gibi geliyor. yok lan çok kısaydı.
neyse..
sonra bir gün...
bir sene sonra çocuk teklif ediyor. çıkma teklifi. artık o neyse? e, bir çıkma teklifine kızlar ne yanıt veriyor onu öğreniyor teklif ettikten sonra. hiçbir kızla arkadaş olmaması gerektiğini öğreniyor. alpay erdem ne diyordu? "arkadaş arkadaşa vermeli arkadaş!" haklı lan.
seneler geçiyor. çocuğun akranları kızlarla gezip tozarken, o hala aynı kızın hayaliyle yanıp tutuşuyor. osbir bile çekmiyor. onu seviyor hala. hala aşık. sonra bir gün birisi çocuğa teklif ediyor. artık unutması gerektiği için belki, kabul ediyor. sevdi bu durumu... çıkarken ilk 'çıktığı' kişiyle, başka birini sevdiğini sanıyor, onunla çıkıyor. alıştı artık çocuk, ondan da ayrılıyor. sonra saçma ve komik bir sebeple kendisinden üç yaş küçük biriyle sevgili oluyor. gerçi gönül eğlendirmek maksadı ama gönül eğlendirdiği kız onu boynuzluyor. ne acı bir hismiş arkadaş...
bir sene sonra, tam da 'unuttum gari ehahaeyt be' derken ilkokul buluşması yapılıyor. çocuk artık büyümüş ayı olmuş. sesi borudan farksız, sakalı ile 25 yaşlarında gösteren bir ayı. buluşmada onu da görüyor. etkilenmemesi gerekiyordu. çünkü unutmuştu, unuttuğunu sanıyordu. yine çocuğun aklını başından alıyor götürüyor kız. imkansız bir aşk onunki. hala aynı mahalledeler. akşam kızı eve bıraktıktan sonra anlıyor.
aşkın o olduğunu, o olacağını...
--------
kızdan ayrılır ayrılmaz sabahtan beri tuttuğu ossuruğunu bırakıyor ve rahatlıyor. zigerim lan aşkı deyip burnunu karıştıra karıştıra evine dönüyor. ve o akşam çocuk yıllar sonra ilk defa osbir çekiyor...