karşı tarafın sağduyusu yada kaybetme korkusuyla karışık yasakçı zihniyetin sindirmesi olarak algılanabilecek bir durumdur.
1. erkek beyni sevdiği kadını koruma içgüdüsünde olduğunda her zaman olayları abartarak düşünür. mesela kız arkadaşı ve birkaç kız arkadaşı, bir arkadaşlarının partisine gidecektir ve orada tanımadığı erkekler olacaktır. kadın bana yaklaan olursa ağzının payını veririm der içinden ancak erkeğin aklında 3 tane erkeğin, sarhoş edip ortada bafilediğini düşünür ister istemez. tabiki bundan sonra olaya eklenecek her ayrıntı işi tam anlamıyla çıkılmaz hale getirecektir. sonradan birkaç tanımadığı erkeğin partiye dahil olması gibi. sonuçta istisnalar hariç erkek doğası gereği böyle bir aktiviteye kesinlikle karşı çıkar.
2. erkek beyni sevdiği kadını kıskanır. çünkü kendisi olmadan eğlenmesini, kendisiyle birlikte eğlendikleri ve mutlu oldukları zamanla kıyaslar. sevdiği kadını birlikte gittikleri yemekte, sahilde ve bilimum mutlu anılarını, harmanlandığı bu anı yumağıyla kıyaslayarak hayal eder, o olmadan eğleneceği saatleri. öyle ki o kendini bir anda terkedilmiş hisseder. sanki artık ona ait olmamışçasına tepki verir. karşı taraf anlam veremez ve hemen bencillik ve aşırı kıskançlıkla suçlar.
bunlar bilimsel veriler sonucunda elde edilmiş bilgiler olmadığı tabi ki açıktır ve genelleme yapılamaz. ancak çoğu erkek, içerisinde bir anda şimşek gibi çakan bu güdüye bir şekilde tepki verebilir. kaçınılmaz olarak da olaylara kuşkucu bir bakış ve ardından dedektif jacques clouseau tarzı irdeleme ile sonuca gitmesi muhtemeldir.
