Oysa gece daha yeni başlıyordu. Elif'in içindeki sapık bu hareketle uyanmıştı adeta. Lara bunun farkında değildi. Onun için o an sakin bir andı gecenin dinlenme zamanları gibiydi. Ta ki Elif dudaklarını onun göğsüne sürtmeye başladığı ana kadar. Lara ne yapacağını bilemez bir hâlde kaskatı kesilmişti. içindeyse bedenini kavuran bir alev vardı. Elif ise bu oyunu daha da ileri götürmeye niyetliydi. Bu gece sanki içindeki dürtüleri kontrol edemiyor gibiydi. Sadece devam etmek düşüncesi vardı aklında. Ve Lara'nın göğsünden hafifçe kalkıp başını ona doğru çevirdi. Kısa bir bakışma geçti aralarında. Tuhaf bir bakışmaydı ama bu. Birbirlerinin bedeninde ruhunda zihninde gezintiye çıktıkları bir bakışmaydı böylesine derin ve bir yandan da sakin masumdu.
Elif üzerlerindeki battaniyeyi atıp Lara'ya elini uzatıp gel benimle diyordu. Lara o an büyülenmiş gibi Elif'i dinliyordu sadece ve yataktan kalkıp onun elini tuttu. Yavaş yavaş aşağıya doğru iniyorlardı. Lara'nın içinde büyük bir heyecan Elif'in içinde ise büyük bir tutku vardı.
Başlarda cesur ve kontrolü elinde tutan Lara ürkek heyecanlı bir kediye dönmüştü adeta Elif ise içindeki o tanımlanamaz varlığı ortaya çıkarmıştı. Lara sesini çıkarmıyor sadece izliyor ve dinliyordu. Bütün benliği ile teslim olmuştu.
Elif onu şöminenin karşısına oturttu. Mutfağa doğru yöneldi burada aradığı şeyi bulamamıştı. Bir de kiler- mahzen karışımı bir yer vardı evin içinde aşağıya doğru inen. Lara göstermişti. Oraya bakmaya karar verdi elinde bir mum ile. Ve orada aradığı şeyi bulmuştu fakat tuhaf bir ürperti hissetmişti onu bulana kadar yine de önemsemedi. Yukarıya çıktı ve Lara'nın yanına geldi. Şişeyi ona uzatıp şömineye yöneldi. Yandaki birkaç odun parçasını şömineye koyup ateşi yaktı. Kenarda bir mum ve şöminenin ateşi vardı sadece orayı aydınlatan. Bir de dışarıda düşen yıldırımların ışıkları vardı.
Şimdi Elif'i de karışık duygular sarmıştı. Arkasını dönmek için heyecanlıydı. Bu onu biraz kırmızı renge buluyordu. Farkındaydı ama utanıyordu, bu kesindi. Lara ise şişeyi açmış oturduğu yerden Elif'i izliyordu. Aklından hiçbir şey geçmeden sadece yaptığı her hareketi izliyordu. Elindeki şişeyi yudumladıkça şarabın keskinliği onu da yumuşatıyor ve gevşetiyordu. Elif belki de bunu bilerek yapmıştı doğru şarap seçimi ile kimbilir.
Elif arkasını dönüp kendini izleyen utangaçlığını atmaya çalışan masum avını görünce içindeki sapık avcı ruhu gözlerini ve zihnini daha da açmıştı. Ve önce saçlarını açtı omuzlarından aşağıya dökülmesine izin verdi. Üstündeki kıyafetleri bir bir çıkarmaya başladı. Her çıkarışında Lara'ya bakmayı ihmal etmiyordu. Dudak hareketlerini çok net görüyordu. Önce dudaklarini nasıl emdigini gördü sonra ise dişlerinin dudağını nasıl ısırdığını. Onun bu hareketleri Elif'in içini gıdıklayan hareketlerdi.
Üstündeki her şey yere döküldüğünde tüm bedenini onun gözlerine sundu. Şöminenin alevinin bedenini Lara'ya nasıl sunduğunu ne kadar güzelleştirdiğini biliyordu. Kendisinin de o anki görüntüsünü görse kendinden etkileneceğini biliyordu Elif, o denli tutku şehvet ve erotizme hizmet eden bir duruştu. Lara dişlerini kanatacak kadar ısırmasıyla bunu ona gösteriyordu. Bedeni ve içi ise şehvetin ateşinden kavruluyor zihni iyice bulanıklaşıyordu. Onu sarhoş eden ise içtiği şarap değil karşısında gördüğü izlediği her detayına kadar incelediği Elif ve ona karşı olan düşünceleriydi.
Elif yavaş adımlarla onun yanına geldi ve eğildi. Boynuna dudaklarını sürterek kulağının yakınına geldiğinde, biz arkadaşız değil mi? Diyordu. Bu cümle bir soru değildi oysa bir şifreydi...