gecenin derinlerinden öyküler

entry162 galeri
    119.
  1. Yağmurlu bir günde, içinde zorunluluktan bulunduğu şehrin sokaklarında yürüyordu. Kalabalık onu her zaman rahatsız hissettirirdi. Yine kalabalık yüzünden içgüdülerinin harekete geçtiğini düşündü. Oysa bu sefer içgüdülerini harekete geçirenin başka bir şey olduğunu anlaması uzun sürmedi. Birkaç adım ilerisinde çarprazında yürüyen o kadını gördü. Evet dıştan bakıldığında normal bir insan bir kadındı. Fakat yaydığı enerji diğer insanlarınkine hiç benzemiyordu. Ve bu her zaman karşılaştığı bir şey değildi hele de şehirde iken.

    Peşinden onu takip etmeye karar verdi. Bir kitapçıya girdiğini gördü kadının. Sadece bir iki adım gerisinde iken kitapçıya girdiğinde o kadını göremedi. Fakat içgüdüleri o kadının kokusunu almış ve tanımıştı bir kere. O yüzden nerede olduğunu bilerek yürüdü o tarafa doğru. Kadında da bir şaşkınlık vardı. Galiba bu kadar çabuk bulunmayı beklemiyordu. Tam o an ikisinin gözleri bir araya geldi ve bu bakışlar ikisinin de oradakilerden farklı olduğunu açıkça anlatıyordu.

    Merak duygusu sarmıştı ikisini de. Kısa bir tanışmadan sonra da savunma güdülerini yumuşatmışlardı. O kitapçıda konuştular günlerce hem birbirlerine kendilerini anlatıyor hem de gizem içinde kalan taraflarını saklıyorlardı. Keyifli bir sohbetleri vardı. Fakat bir gün tartıştılar ve aylarca konuşmadılar birbirlerini görmediler. Ne o kitapçıda ne de o yağmurlu kaldırımda.

    Aylar sonra evine ait olduğu yere doğru yürürken o kokuyu yine duydu. Yakında değildi uzaklardan geliyordu. Saatler sürdü bulması. Geceye yakın bir zamanda yine o kitapçıda gördü onu. Ve sessizce yaklaştı yanına. Konuşmaya çalıştı onunla, kısa konuşmalar olsa da. ilk konuşmalar iyi geçmedi elbette, kırgınlık vardı. Fakat pes etmedi konuşmaya devam etti. Ve günlerden sonra kırgınlık duvarı yıkılmıştı. Yeniden neşeyle sohbetlerine devam ediyorlardı. Daha samimi daha yakın olmuşlardı. Belki de diğerlerinden ayıran özellikleri onları bir araya getirmişti. Ve zaman içinde kendilerini birbirlerine karşı yavaş yavaş açtılar. Zihinlerini ruhlarını zevklerini anlattılar birbirlerine.

    Ve bir gün buluşmaya karar verdiler. O kitapçıda değil. Özlerinin, benliklerinin olduğu yerde bir buluşma olacaktı. Ve kendi görünümleriyle orada olacaklardı. Özel bir gündü, tam bir gerçek ilk buluşma ilk görüşme gibi olacaktı. Merak ve heyecan dolu duygularla o günü beklediler.

    O gün geldiğinde sözleştikleri kutsal ağacının kovuğunun önündeydi ikisi de. Ve ikisi de başka herkesin korkacağı bu manzarada, içlerindeki ben bunu biliyordum hislerini yaşıyorlardı. O kadının karşısında gördüğü bir werewolftan başka bir şey değildi. Adam için ise karşısında gördüğü daha farklıydı. Göz kamaştıran büyülü bir ışık vardı ve onun içinde gördüğü bir gece tanrıçası bir vampir bir göl ve orman perisi bir succubustu. seçebildiği varlıklar bunlardı o keskin görüşüne rağmen. Bu andan sonra aralarında bir tarifi bir ismi olmayan derin bir bağ kurulmuştu. Güven huzur dürüstlüğün olduğu.

    Uzun bir gün ve gece olmuştu birbirlerine içlerini döktüğü. Keyifle eğlendikleri günler delilik içinde ettikleri sohbetlerle geçti zaman. Ve iki kez daha buluştular o buluştukları yerin önünde. Fakat o kovukta ne vardı hiç bakmadılar sadece önünde geçirdiler zamanlarını ve ormanın gölün içinde. Ve oraya bakamadan da kadının gitmesi gerekti adamın ise bir keşfe çıkması gerekiyordu. Üç sene görüşmediler. Fakat bu süre boyunca da sürekli iletişimlerini korudular kah rüyalarda kah düşlerde kâh bir sohbetin içinde. Çok şey paylaştılar bu zaman içerisinde dertlerini mutluluklarını akıllarındaki her şeyleri. Böylece geçen bir üç sene oldu.

    Ve şimdi oturmuşlar karşı karşıya genç kadının yaptığı kekle adamın getirdiği şarabın eşliğinde bu uzun zamanın özlemini sohbet ederek gideriyorlar tanışmalarinin beşinci senesinde bir hikayenin içinde. Görünümleri ise genç güzel delidolu bir kadın ve özgür kaşif deli bir adam şeklinde, özlerini tamamen bulmuş halde.
    1 ...