hain teröristbaşı suriye'deydi.
şanlı ordumuz suriye sınırında en üst düzey komutanının ağzıyla net bir mesaj verdi.
"haini saklamayın..."
ve yılan deliğinden çıktı.
çıkmak zorunda kaldı.
ardından apo dolaşmaya başladı.
rusya'ya gitti, italya'ya gitti...
rahat vermedik.
zira devletimiz devlet gibi devletti.
teröristbaşını besleyen her ülkeye, herkese postasını koyuyordu.
nihayet yunanistan sahip çıktı haine.
apo o sırada kenya'daydı. yunanistan büyükelçiliğinde saklanıyordu.
ama türkiye'nin baskısı sonuç vermişti, yunanistan'ın artık teröristbaşını kendi büyükelçiliğinde saklamaya yüzü kalmamıştı...
ve yunanistan, apo'yu kenya'dan almak için hollanda'dan uçak kiraladı...
cavit çağlar'ın uçağı, sivil havacılık genel müdürlüğü personeli tarafından boyandı.
yunanistan'ın hollanda'dan kiraladığı uçağın aynısı birkaç saat içinde uçuşa hazırdı.
devletin organizasyonuna bakar mısınız arkadaşlar?
sene 1999.
buzdolabı yok(!) ya hani.
ama mitçisinden tut, sivil havacılık personelinin yer hizmeti ekbine kadar herkes liyakatli ve herkes görevinin bilincinde...
ve hazır edilen uçak içinde "muz tüccarı iş adamı" görünümlü 5 mit personeli ve bordo berelimizle havalandı...
muz tüccarları(!), bir maymunu kafeslemeye gidiyorlardı...
tıpkı 1911'de gazeteci şerif bey ve kuyumcu hamdi kılığında trablus'a giden kahramanlar gibi öncelikle mısır'a gittiler, ardından uganda'ya indiler.
burada dikkatleri dağıtmak için 10 gün beklenildi.
bu sırada yunanistan'ın hollanda'dan kiraladığı uçak havalanmış, kenya'ya geliyordu.
hollanda'dan gelen uçak havadayken, bizim muz tüccarları uganda'dan havalandı.
ve ardından nairobi havalimanına indiler...
kenya'daki yunan istihbaratı kandırılmıştı.
bizim uçağı, kendi uçakları zannettiler.
o zamanlar biz kandırılan değil, kandıran, ne istedilerse veren değil, ne istediysek alan taraftık.
ama buzdolabı yoktu yani. vallahi bak...tuvalet de 1 milyondu...
uçağın indiği bilgisini alan yunanlar, apo'yu saklandıkları delikten, yani kendi büyükelçiliklerinden çıkarıp havalimanına getirmeye başladılar.
ve nairobi havalimanında bekleyen mit görevlilerine, yunan istihbaratına teslim eder gibi teslim ettiler apo'yu.
kendi elleriyle...
apo'da ne olduğunun farkında değildi.
hollanda'dan gelen uçağa bindirilip yunanistan'a götürüleceğini zannediyordu.
bu hissiyatla uçağa adımını attı.
hala her şey normaldi. uçak kalkışa hazırdı, motorları çalışıyordu.
apo kendisine gösterilen koltuğa oturdu.
ismi bizde saklı olan mit mensubu apo'nun karşısına geçti elini omzuna koydu ve gayet temiz bir istanbul şivesiyle konuşmaya başladı;