gidebilmeyi çok isterdim. çok uzaklar olmasada kimsenin tanımdağı bir yerler... yeni baştan başlayabilmeliyim hayata. sıfırdan olmasada yaşadığım acıları duyumsamayacak kadar...
artık sıkılıyorum. gözlerimi her kapattığımda seni anımsamaktan, anımsarken acı duymaktan. sıkılıyorum.
bir hayat, eğer başka bir hayatı merkezi yapıyorsa, terk edildiğinde yaşamak istemiyecek kadar üzülürmüş. birine değer vermek sadece insanın kendi değerini düşürüyormuş. ve sonrada hep "-miş"li zamanlardan cümleler kuruyormuş.
aslında sorun unutmak, unutmaya çalışmak değil. asıl sorun; harcadığın zamanın, emeğin hiçbir şeye yaramadığını görmek. gerçekten "bazen ne yaparsan yap olmuyor". istersen öldür ama karşı taraf istemiyorsa hiçbir şey etki etmez.
değişmiyor işte. hayat hep aynı. zamanın en iyi ilaç olduğunu söyleyenler aslında en büyük yalanı söylüyorlar. zaman sadece akıp gidiyor. ben ise hayata bir pencereden bakıyorum. durup öylece gidenlerin, yitenlerin, bitip tükenenlerin arkasından göz yaşı döküyorum.
ben istemedim bu kadar mutsuz olmayı. hayatın, belki kaderin ve hatta tanrının bana verdiği görevdi mutsuzluk.
neden ben demiyorum artık. o aşamayı çoktan geçtim. sadece anlamadığım insanlar nasıl bu kadar kolay mutlu olmayı başarıyor? etraftaki bütün bu pisliğe rağmen...
aşk acısı da bir yere kadar. içimde acıyla yaşıyorum artık. daha doğrusu ayakta kalma çabası benimki. bıraktım, gidenin ardından üzülmeyi. polyana değilim. güçlüyüm diyemiyorum. aslında güçsüz olduğum o kadar açık ki görmemek için aptal olmak lazım. lakin bu kadar göz yaşı, bu kadar acı çekme, mazoşistçe acı çekmek yeterli.
dur!
dur dedim kendime.
durdum...
evet, anımsarken hala güzel günleri, sonra nasıl bu hallere geldikleri sorgularken biraz akıyor yine gözümden yaşlar. biraz kanla karışık biraz da nefretle doldurulmuş... düzelmiyecek...
giden gidiyor. kalana ise hoşçakal demek kalıyor. aslında onu derken bile giden çoktan gitmiş oluyor. bir kelimelik bir zaman bile yokmuş ayrılıklarda.
bu kadar mı sıkılmış oluyor insanlar birbirinden? bir gün öncesinde birbirine hayat bağışlayacak kadar sevdiklerini söylerken, bir gün sonra tek bir sözüne bile katlanamaz hale geliyorlar. nasıl?
sorun kadın ve erkek olmak mı? gayler, lezbiyenler de ayrılık yok mu?
insanın içindeki tüketme duygusu... birbirimizi tüketiyoruz sonra çöpe atıyoruz.
ve sen de beni çöpe atarken ben çoktan tükenmiştim. *