kişinin dini inancı, ahlak felsefesi, tercihleri ve yönelimleri kişinin kendisini ilgilendirir. başörtü ise bir giyim kodudur. sakallı hakim savcı olmuyor, "mini etekli" hakim savcı olmuyor, kot pantolonlu hakim savcı olmuyor. "eşcinsel hakim 'bile' olur" denmiş, ki vardır zaten kimsenin haberi yoktur. yüzünde ellerinde kollarında dövme olan hakim savcı yok, elinde nikah yüzüğünden ve saatten başka takısı yok, boynunda haç kolyesi yok. üzerlerinde bütün kimliklerini örten ve onları toplumun içinde bir birey olmaktan çıkarıp hukuku ve adaleti sağlayan bir üst varlık konumuna çıkaran bir cübbesi var.
ancak; öyle durumlar vardır ki kişiye bazı ayrıcalıklar tanınmasını zorunlu kılar. kadın milletvekillerinin kıyafet kodu etek olmasına rağmen protez bacağı olan şafak pavey'in pantolon giymek istemesi gibi. inandığı dinin öğretisi gereği saçını kapatmak "zorunda" olan kadınların da başını açmakta da kapatmakta serbest olması gerekir. bunun üzerinden siyaset yapmak da, sekülerlik tartışması başlatmak da konuyu saptırmaktır.
gelgelelim inandığı dinin öğretilerine göre hakimlik yapmasının yasaklanmış olmasına rağmen günah işleyerek hakimlik yapan bir kadın "başörtüm de başörtüm" diyorsa ben bunu kabullenmekte zorlanırım. din, başlı başına zorbalıktır. elimden gelse bütün kadınları daldıkları hayalden uyandırmak isterdim.
