Bir ara ufaklığın okuluna gitmiştim. Zil sesinden hemen sonra kapıyı çaldım, öğretmen yoktur diye düşündüm nedense. Varmış.Öğretmenle göz göze geldim, özür diledim, kapıyı çektim ve çıktım. koridora koyulmuş zımbırtıya oturdum.
Çocuklar tek tek dersten çıkmaya başladı. Sonra öğrendim, tuvalet bahanesi ile çıkmışlar. Öğretmenin hepsine izin vermesi ayrı bir mesele. En çok çıkan küçük bir erkek çocuğuydu, nerdeyse duvara sürtüne sürtüne geçip utangaç bakışlar atıyordu. Kızlar ise cilveli cilveli yanıma gelip yüzüme dokunuyorlardı. Ağzımın içine girip öyle konuşuyorlardı. Beni sevdiklerini düşündüm, acayip hoşuma gitti bu durum. Zil sonrası yine ilgilerini eksik etmediler ve eve geldim.
Ufaklık okuldan geldi, arkadaşların hakkımda ne dedi diye sordum, makyaj güzeli demişler. Sen ne dedin diye sordum, evet dedim dedi. Hayatımın en büyük ayarını o an yedim ben. Bir çocuk kadar sosyal zekamın gelişmemiş olduğunu öğrendim. Yüzüme dokunma sebepleri makyajın yoğunluğunu öğrenmekmiş mesela, oturup yıllarca düşünsem bu nedenle dokunduklarını anlamazdım.