ilk kez seçilene kadar takip ettiğim sürece ilişkin yorumlarıma baktım; akepeye yönelik olarak bağzı yaptırımların en azından türkiye'nin raidkal islamcı dangalaklardan kurtulması adına olumlu olabilececiğini yazmışım. elbette rte için amerikan başkanının değişip değişmemesi şu açıdan önemli, tekmil verdiği kişi değişiyor. seçmenlerinin kafalrındaki algının aksine bugüçlü irade işi, dik duruş o kadar da sağlam değil. ayrıca dolar'ın tl karşısındaki değeri öenmli.
şimdi radikal islamcı ruh hastaları ve lümpen ülkücüler delirecekler, bizimkinin rahip bronson için yediği ayarı video olarak paylaşacağım ki, hafızalarımız tazelensin. dolayısı ile biden seçilse bile rte iktidarını düşüneceğinden abd ile türkiye ilşikileri çok değişmeyecek. bizimkini malum sürekli aldatıyoular; abd, çıkarı gereği türkiye ile aynı şiddette ve üslupta ilişkilerini sürdürecek. rte'nin ayak diremeleri, sözde pazarlık çabası, yeteri kadar güçlü olmayan kozları yine masasında olacak (s-400 / f-35) ilişkiler abd lehine devam edecek.
trump'ın ilk seçim kampanyası sırasında özellikle radikal islamcı kimliği dolayısı ile akepeye cephe aldığını biliyoruz. ayrıca, 15 temmuz kalkışmasında ordunun laik kimliğine vurgu yaparak destek vermişti. kampanyalar sürecinde türkiye karşıtlığı iç siyasetin bir parçası olabilir, rte geri adım attıkça başağrısı olarak kalmaya devam edece. elbette ekonomi yüzünden dış mihrak bahanesi de kalmadı, ayrı mesele.
rte bükemediği eli öptükçe iktidarı açısından pek sorunla karşılaşmayacak. rasyonelliği kaybettikçe kah putin, kah amerika çakacak. özetle abd ameriga ilişkileri çok değişmeycektir diye düşünüyorum. elbette damadıyla beraber ekonominin ırzına geçtiği için durumu zor.
ikinci ve bizde de iyi yorumlanması gereken husus da trump'ın afro amerikanlar arasında oy oranında artış olması. ne demişler, "deveye diken, insana ziken." trump'ın seçimi kaybetmesi ile otoriter ve popülist liderlerin domino etkisi ile birer birer düşme beklentisi bu gerçek karşısında "whishful thinkig" denen şey oluyor. yani abd'deki bu etki macaristan, brezilya, hindistan (polonya aynı yolda), türkiye'ye ne açıdan yansır, muamma. adamın tüm leş gibi bir dil kullanması, ırkçı ve aşağılayıcı ifadeler kendi toplumu nazarında kabul görüyorsa, dünya gerçekten bok bir yola gidiyor. bu cepheleşme kutuplaşma hali dünyanın içinde bulunduğu iktisadi ve ekonomik krizin sonucu biraz da.
ırak ve suriye'den çekilme, yabancı göçmen sorununu radikal biçimde ele alması, ekonomi ve üretimde iyileşme gibi seçim vaadlerini büyük oranda gerçekleştirdiği ortada. bunlar taraftarları açısında güçlü icraatlar.
özellikle beyaz protestan işçi sınıfı ve düşük gelirli orta sınıf trump'ın elinin güçlü olduğu bir kitleydi.
diğer yandan üslubu, hitabeti, ırkçı söylemleri elbette taraftarları arasında hoş karşılanmamış olabilir. bir de trump'ın kovid 19 salgını sürecinde krizi yönetememesi taraftarlarının bir kısmının fikrini değiştirmiş olabilir. yine de yarın neyin ne olduğu ortaya çıkacak. abd liderlikte havlu atmayı kabul etmiş mi olacak? dünya gerçekten daha bok bir yer mi olacak...
gerileme 11 eylül sonrası bush ile başladı, ardından obama büyük umutla gelip ortadoğu'yu daha beter yaptı, clinton bence trump'tan daha beter siyaset izleyecekti. abd kötüler arasında iyiyi seçmeye devam ediyor. bence kutuplaşma bölünmüşlük ve çiğlik toplumu yoruyor. trump kaybetse bile az farkla kaybedecek veya biden'ın zaferi ezici bir çoğunlukla elde deilmeyek. bu nedenle dünya için ümitlenmek saflılk olur. obama'yı hatırlayın. türkiye'nin zencisi biziz diyen radikal islamcı asalakların obama'dan yedikleri kazıklar ohhhooooo.
trump'ın kaybederse hakkında açılmış yaklaşık 4000 adet davası var. vergi borçlarından dolayı hapse bile girebilir. başkanlıkta kalması için nedenleri bol. bizimkisini bir düşünün...