türk toplumunun giderek lümpenleşmesi yerine, toplumun kültürsüzleşmesi veyahutta piç kültüre dönmesi olarak da düşünebiliriz. hakikatende apaçık, gözümüzün önünde durmakta olan hatta gözümüzün önünde daha da kötüleşen bir durumdur, o halde hatalar nerde yapılmış onlara bakalım.
evvela tanzimattan sonra türk modernleşme sürecinin ne kadar sağlıklı işlediğine bir göz atmak, bu konu çerçevesinde, kaçınılmaz. türk toplumunun önüne hiç alışık olmadığı, sadece çatışma vesilesiyle karşı karşıya geldiği, bu vesile ile tanıdığı bir kültür medeniyet diye kondu. yüzyıllardır küffara karşı savaşma yerine küffara benzemeye çalışma hedefine bıraktı. her ne kadar tanzimat döneminin namuslu* aydınları batı ne yaptığına değil ne olduğuna hayranlık besleyip, onu bugünki durumuna getiren gelişmeleri almak istemişse de pratikte mümkün olmamıştır. bu realite sokağa* "batının ahlaksızlığını aldık" olarak yansımıştır.
batı medeniyetini kopyalamak kaçınılmaz ve daha önemlisi gerekli miydi? esasen batı'yı güçlü yapan aydınlanma ve esas olarak sanayi inklabı iken, bizim kültürel gelişmelerde batı'yı kopya etmemiz ne derece gerekli idi? batının kültürel havzasını oluşturan edebiyat, opera, bale ve hatta tiyatro modernliğin olmazsa olmazı mıdır? hiç de değildir. bu sanat dallarının gölge oyunlarından, divan edebiyatından üstünlüğü yoktur, yanlış anlaşılmasın, bizimkilerinde onların sanat dallarına üstünlüğü yoktur. sanat toplumun içinden filizlenir, bu medeniyet kendine özgü dalları çıkarır, avrupa medeniyeti kendine özgü dalları. bunun bizim geri kalmışlığımızla vs alakası yoktur. cumhuriyetin erken dönemlerindeki milleti bu dallara alıştırma çabaları pisikolojik bir yıkımıda beraberinde getirdi, zaten ikiyüzyıldır süregelen pisikoljik tahribat doruk noktasına ulaştı. bu pisikolojik dönemde yetişen nesille beraberde türk'e dair ne varsa alaturka görülerek küçümsendi ve evropa kutsanmaya devam etti. efsanevi de olsa sivas'ta ki amcanın cso konseri sonrası dediği "sivas sivas olalı, timur'dan beri böyle zulum görmedi" ifadesini bu milletin aydınları anlamadı, çünkü bahsettiğimiz pisikoljik ortamda yetişen bu aydınlara göre bu anlayış zaten alaturkalığın sembölü geri kalmışlığın yegane sebebiydi. türk aydını önünde bal duruken, bakkal rafındaki reçele ağlayan çocuk.
kültürel havzasını kendisi oluşturmayıp, jakoben bir tavırla oluşturulan millet bu değerleri nasıl kullanacağını da bilemedi, onların en basit formlarını aldı. şu an iltifat edilen kalitesiz yapımlarda bu faktörün rolü büyüktür.
aynı faktör siyasi arenada da geçerlidir, bu millet demokrasiya ihtiyaç duymamıştır. daha evvelde belirttik, genel olarak şark toplumları, haslaten islam toplumları, çekirdek olarak da türk toplumları tek adam yönetimine alışık ve uygundur, demokrasiye geçişleri hiçbir zaman avrupa'da ki gibi olmaz. bunun da bu toplumların geri kalmışlığı ile alakası yoktur, batı için batının ölçülerine göre oluşan demokrasi elbisesi türk toplumunun bedenine uymuyor bu kadar basit. rejimler milletlerin elbisesidir. türk toplumu demokrasiye ihtiyaç duymamşıtır dedik, nedeni ise zaten islam'da demokrasiden çok daha fazlasının olmasıdır. evet, islam demokrasinin tüm kutsanmış değerlerinin üstünde bir insan hakkı, hayvan hakkı, vs takip eder.
türk toplumu devrimleri sevmez, muhafazakardır, evrilerek gelişen doğasına devrimler birer darbedir.* atatürk devrimleri de toplumun pisikolojisinde onmaz yaralar açmıştır. halkı küçümseyen anlayış gazi paşa ile de devam etmiş, "sen ne giyeceğini bile bilmezin" anlayışı ile kıyafet devrimi, "nasıl konuşulacağını bilmezsin" anlayışı ile harf devrimi yapılmıştır. bunlar ufak etkiler değillerdir, netekim tepkileride büyük olmuştur. kıyafet devrimin tahmin edilebilen pisikolojik ve sosyal tepkilerinin yanında, harf devrimi, arı türkçe hareketleri ile beraber, türk kültürünün temeline dinamit koymuştur. kamus namustur. bu devrimler milletin namusunu çalmıştır. harf devriminin kültür üzerine etkileri gerçekten onmazdır, türk kültürünü büyük sekteye uğratmıştır.
ve en nihayetinde türk modernlerşmesi adı altında türk'e yabancı mefhumlar türk'ün haytına girmiş bu da kaçınılmaz bir sosyal travmaya sebebiyet vermiştir. evet malasef, bugün ortalama türk insanı birçok yönüyle vasatın çok altındadır. aziz nesin bir bakıma haklı. hırsızı da var bu milletin, büyükleri hortumcuysa onlar da pipetçi, çarkı bir şekilde döndürüyorlar. ve malasef doğanın kanunu işliyor, "toplumlar layık olduları liderlerle yönetiliyor".