avrupa birliği

entry595 galeri
    108.
  1. oluşmasındaki ekonomik ve siyasal arka planına bakılırsa daha iyi anlaşılacak olan birliktir. almanya-fransa merkezli politikaların bu ülkelerin tekellerinin artan rekabet koşullarına ve açılan yeni pazarlara( sosyalizmin çözüldüğü topraklar, yugoslavya, türkiye vs...) karşı daha organize bir biçimde oluşturdukları bir araçtır avrupa birliği. nitekim buna ikinci dünya savaşı sonrasında abd ile avrupa merkezli politikalar arasındaki denge unsuru olan ingiltere eklendiğinde, birliğin japon ve amerikalı tekellerle dünya pazarlarındaki rekabet gücü oldukça güçlenmiştir.

    90'lı yılların ortasında büyük bir sermaye birikiminin ortasına konan avrupa birliği bu süreçte soğuk savaş döneminden kalma sosyal devlet anlayışını yüksek bir düzeyde uygulayarak bir refah devletleri zinciri yaratmıştı. bu sayede birliğin gövde kısmını oluşturacak yeni pazarlar için ab güvenli gelecek anlamına gelmişti. ancak bu devre 90'lı yılların ortasında değişim sinyalleri vermiştir. ab üyesi ülkelerde eğitimin hızla paralılaştırılması, eşitisziklerin artması, toplumsal örgütlenmeyi kıran yasaların hazırlanması, esnek çalışma saatlerinin uygulanmaya konması, sağlıkta paralılaşma ve ücretlerdeki düşüş birliğin sosyal refah devleti anlayışının koca bir balon olduğu ortaya çıkmıştır. nitekim eski doğu bloku ülkelerini bünyesine katan ab, bu ülkelerde sanayii üretimini özelleştirme adı altında talan ederken istihdamı geçici olarak hizmet sektörüyle beslemiş ve daha sonra birliğe dahil ettiği ülkelerde bu beslemeyi kesmiştir. 20 sene önce ağır sanayii üretimine sahip macaristan'ın bugün imf ile masaya oturan ilk ab ülkesi olması meseleyi daha iyi açıklamaktadır. avrupa birliği fransa-almanya merkezli hiyerarşik bir düzene sahip bir projedir.

    bugün ab sonrası büyük değişim yaşayan yunanistan'a baktığımızda ilerlemenin sağlam temellere oturmayan bir ilerleme olduğunu görebiliriz. yunanistan'da uygulanan özelleştirme politikaları sanayii üretimini %20'ye yakın azaltırken, tarımsal üretimi yerin dibine sokmuştur. bugün yunanistan, ab öncesi tarımsal üretimi neredeyse kendi kendine yeter düzeydeyken, ithalat politikaları sonucunda dışarıdan beslenen bir ülke olmuştur. büyüme ise turizm gelirlerinin şişirilmesi, hizmet ve denizcilik sektörünün abartılması ile sıcak para girişinin sürekli sağlanması ile olmuştur. nitekim yunanistan'da bugün yaşanan öfke dalgası işçilerin, emekçilerin onlara çizilen güvensiz gelecek tasvirine karşı bir patlama, öğrencilerin okuma haklarını ellerinden alan paralı eğitim sistemine karşı duyulan öfkedir.

    bir başka örnek olan romanya örneğinde durum farksızdır. çavusesku döneminde ağır sanayisini kuran ve dış borcu sıfır olan ülke bugün bir fuhuş ve uyuşturucu batağı olduğu kadar borçlu ve üretim yapamayan özgür(!) insanların ülkesi durumundadır.

    sonuç olarak bir emperyalist proje olarak avrupa birliği bir yeniden düzenleme projesidir. burada türkiye'nin payına düşen kısım ise sıcak para karşılığında ucuz emek cenneti olmak ve karşılığında ise soros'un dediği gibi "en iyi ihraç maddesi olan orduyu" ab'nin hizmetine sunmaktır. başka hayaller kuran polonya'nın, romanya'nın ve hatta yunanistan'ın son yıllardaki durumuna bakabilir ve derslerini alabilir. avrupa birliği türkiye'nin felaketi demektir.
    1 ...