insan "ölümlü"dür... "mortal" değildir. bir tek yaratıcı "ölümsüz"dür. yaratılışın başında sonsuza dek yaşamak üzere yaratılmışsa da o yaşayışı yaratıcıya bağlıdır. kendi başına bir ölümsüzlüğe veya sonsuz yaşam gücüne sahip değildir. bu 1.
şimdi ölümü... son nefesini vermek ve yok oluş şeklinde ikiye ayıracağım ki daha iyi anlaşılsın.
bir insan son nefesini verdiğinde. artık yaşayan bir ruh/kişilik değildir. yerin toprağı yani beden + nefes birbirinden ayrılmıştır. ve son nefesini veren kişi şuursuz/bilinçsiz bir nevi uyku halindedir. dirilişe kadar hiçbir şey duymaz/görmez bilmez.
yargı da dirilişte yani sonda verileceği için henüz hali hazırda bildiğiniz anlamda cennette veya cehennemde kimse yoktur ve dolayısı ile öyle bir yer de yok halihazırda şu anda.
kötüler için "söndürülemeyen bir ateş" ki bu gide gide "sonsuza dek yanan/yakan bir ateş" olarak algılanmaya başladı ve kilise vs bu şekilde bir teoloji oluşturdu, paganlığın ve özellikle de grek felsefesinin etkisiyle.
sonda kötüler yağan bir ateşle "yok" olacaklar. yanıp tükenecekler bir kağıdın vs yanıp yok olması gibi.
artık yaşamda var olmayacaklar. sanki hiç doğmamış veya var olmamış gibi.
bu bildiğiniz cehennem cezasından daha ötedir aslında ama yukarıda sizi sonsuza dek kızartacak bir yaratıcı yok.
hah işte bu 2. ölüm denilen şeydir.
cennet konusuna gelirsek... evet bir bin yıl yukarıda yaratıcının önünde yaratıcının verdiği yargılara göz atacağız. ulan babam iyi adamdı niye yok oldu diye. ve emin olun herkes "tanrım haklıymışsın!" diyecek sevdiğimiz kimi kişiler yok olsada.
ve yaratıcı bize sıfırdan... cennet gibi yeni bir evren ve bir dünya yaratacak şu ankini yok edip. insanız olm biz bize dünya lazım.yaratılışımız belli... burnumuza dilimize kulağımıza gözümüze hitap edecek bir dünya gerek bize.
başlangıçtan beri ölümün ve yaşamın hakikati ve gerçeği budur. bunu yahudiler ve hristiyanlar zamanla kaybettiler. diğer dinlerden farkları kalmadı ölüm sonrası cennet cehennem içeren.