imam ı azam'ın öğrencilerinden birisi birgün hastalanır ve imamı azam onu ziyarete gider. Öğrencinin durumu çok kötüdür. Bunu gören imam ı azam "ben seni yerime bırakmayı düşünüyordum, oysaki senin dermanın bitmek üzere" gibi bir cümle kurar. Aradan biraz zaman geçer ve o ölümü beklenen hasta öğrenci iyileşir. Ancak iyileştikten sonra derslere gelmemeye başlar çünkü imamı azam'ın dediklerinden yola çıkarak artık kendi ilminin yeterli olduğu fikrine kapılır.
imam ı azam onu tekrar derslere döndürmek için bir başka öğrencisini ona yollar ve ona şu soruyu sormasını ister.
"bir adam terziye kısaltması için bir kumaş verir ve Bir zaman sonra müşteri kumaşı almak için geri gelir. terzi, ona 'ne kumaşı ben senden kumaş almadım' diyerek adamı gönderir. Biraz daha zaman geçince terzi insafa gelerek adamı bulur ve kumaşı ona verir. Bu durumda terzi ücreti hak eder mi? Hak etmez mi?"
imam ı azam gönderdiği öğrenciye der ki "eğer ücreti hak eder derse, yanlış olduğunu söyle. Eğer ücreti hak etmez derse onun da yanlış olduğunu söyle."
Derslere gelmeyen öğrenci durumu çok merak eder ve imam ı azam'ın yanına utançla da olsa gelir.
imamı azam'ın cevabı şu olur "eğer terzi kumaşı, müşterinin almak için geldiği zamandan önce kısalttıysa ücreti hak eder. Çünkü kumaşı müşteri için kısaltmıştır.
Ama eğer terzi kumaşı, müşterinin almak için geldiği zamandan sonra kısalttıysa ücreti hak etmez. Çünkü bu kısaltmayı kendisi için yapmıştır ve bu da gaspa girer."