giriştiği eylemde sanatsal yan bulanda tezahürü görülebilecek snobsal edadan eser bulunmayan, sözünde hareketlerinde hayran bırakacak alçakgönüllülük, sadelik, bilinçli yaklaşım tarzı kendine apayrı yer kazandırabilir bulunduğu zümre içinde. misal dinliyorum, "ne tür müzik dinlerdin?" diye, tam da çocuk yaştakinin soracağı aptalca soruyu soruyor sunucu (bkz: haydi gel bizimle ol) (aman yanlış anlaşılmasın, hiç izlenir mi böyle şeyler be ıııy, böyle canlı türleri görmedim ben hayatımda, da böyle adamlar olunca duruveriyosun iki dakka), o da müzikten ne analadığından bahsediyor: müzik dinleme aktivitesini dahi bi sınıfsal yapı içine sokmaya, başkalarının takdiri, onayı ekseninde çizilmiş sınırlar, örülmüş kafesler içindeki maymun olmaya hiç taraftar olmadığından dem vuruyor, ve benden de on tam puanı kapıyooooor (bkz: metin uca)(onun o "geliyoooooor" die anıra anıra bağrışı yok mu, yine bi iğrenme geldi bana paylaşiyim dedim). beyefendi görüntüsüne binaen sergilediği bu aklı başında telakkiyle, ender hayranlıklarımdan birini de üzerine alıyo aaeeemre. birininin dinginliğine daha hastayım bi de ben (bkz: can dündar), efendiliğine; efendi aşığıyım, aşıkınım . yoksa *