olayları bilmeden işkembeden sallamayı, kelimenin tam manasıyla "bomboş ve tertemiz" bi kafayla konuşmayı meziyet edinmiş insanların kahvede oturup her boka "cııık yoktur öyle bir şey" diyen gıcık amca edasıyla yalanladığı haber...
bu olayları anlamak ve özümsemek için muğla üniversitesinde olmak gerekmiyor aslında. ama sizlere daha iyi anlatmak için orada okumak gerekiyor galiba. neyse kulaktan duyma bilgilerle değil kendi yaşadıklarımı aktarayım size;
- yıl 2002. devlet yurdunda kalıyorum. rezalet bir yurt. pislik içinde her yer. küçücük 28 tane oda. her odaya 6 kişi düşüyor ve bu 6 kişiden en aşağı 2 si ülkücü. çaresiz adamlar taa uzaklardan gelmişler sığınacak liman arıyorlar. korkuyorlar deli gibi ve her ülkücü gibi kendilerinden olmayanı istemiyorlar. özellikle türk olmayanları yani kürtleri!..
yan odada bir tane arkadaşla tanışmıştım. temiz yüzlü bir çocuktu. kayseride doğmuş büyümüş. aslen ağrılı. yani kürt. apolitik birisiydi. ailesinden gelen 150 milyonla geçinmeye çalışıyordu. yurdun 500 bin liralık kantin yardım fişi onun için çok ama çok önemliydi.
sonra birgün yurtta etnik temizliğe başlandı. ülkücüler, kürt olduklarından şüphelendikleri öğrencilerin nüfus cüzdanlarına zorla bakıyor ve doğum yerleri/kütüklerine göre direkt onlara damgayı vurup yurttan psikolojik eziyetle çıkmalarını sağlıyordu. bir baktım yan odadaki çocukta yurttan çıkmak zorunda kalmış. hüngür hüngür kapıda ağladığını gördüm. ben nasıl geçineceğim nerede kalacağım diyordu. gitti sonra. bu da onu son görüşüm oldu. bir şeyler yapmak isteyipte yapamamak, çaresiz kalmanın acısını orada hissettim. ama elimden hiçbirşey gelmezdi.
bu olayın değerlendirmesini size bırakıyorum. elinizi alın ve sanki vicdanınız varmış gibi yapın. koyun üzerine de öyle düşünün.
peki sadece bu olay mı oldu muğla üniversitesinde? belki ilgizi çeker. ama tabi yalan haberdir canım demi bunlar. eğer bir şeyleri daha iyi anlamak istiyorsanız bakınız;
