6 yıldır cannes film festivalinde durağan ve sephia filmleri finale sokma ve "işte aha sanat filmi böyle olmalı" dedirtme komitesinde kırmızı halı olarak çalışmaktayım. evet sevgili arkadaşlar, şimdi haşmet ibriktaroğlu bizlerden filmine destek istemektedir. fekat benim anlamadığım şöyle bir durum var. hasmetin yaptığının dilencilikten ve hırsızlıktan farkı ne? emeği ve sanatsal durumu bir kenara bırakırsak, tutup da buradan oy dilenmenin ne alemi var? sen haksız bir şekilde diğer yarışmacıların önüne geçmeye çalışıyorsun. şu düşünce yapısı ile sen birinci olmuşsun ne olmamışsın ne. türkiye'deki liyakatsizliğin, adam kayırmacılığın, haksız yere bir yerlere gelmeye çalışmanın en büyük örneklerinden birisin artık gözümde haşmet. tiksiniyorum zihniyetinizden. gözümde, emniyet şeridine girip de haksızca şeridime tecavüz edenden, kamu malını çalıp çırpandan, torpille thy'ye giren eliften hiçbir farkın yok. işte sırf bu sebepten ötürü izlemedim bile. zira benim için önce gelen dürüstlük, insanların hakkına tecavüz etmeme, liyakat, daha sonra sinematografi, konu, oyunculuk yetenekleri, renk seçimi, ışık düzenlemesi, ses teknolojisi, lars von trier'e yapacağın göndermeler, tarantino'dan etkileşimler, mekansal nicelik, deliliğe övgü ve zart ve zurt.