Hakkında bir çok tartışma yapılan Osmanlı Sultanı.
Devrinde hiç bir toprak kaybedilmediği iddia edilir. Halbuki onun zamanında imparatorluğun yarısı elden çıkmıştır. 1878 Berlin Antlaşmasıyla Balkan topraklarının yarısı daha sonra bu antlaşmayla özerlik verilen Şarki Rumeli vilayeti *, Tunus, şeklen sahip olunan Mısır, Kıbrıs... Bu toprak parçalarının hepsi bu sultan döneminde elden çıkmıştır.
II. Abdülhamit tahta Meşrutiyet ilan edeceği sözüyle geçer. Ancak sadece 8 ay sonra 93 harbini bahane ederek Meşrutiyet yönetimi kaldırır ve istibdat yönetimini kurar. ilk istihbarat örgütü olarak değerlendirilse de devlet için değil kendisi için bir haberalma teşkilatı kurar. Kendisine karşıt hareketleri jurnalleyenleri mükafatlandırır. Rusya'daki Kazak alaylarına benzer biçimde Kürtlerden oluşan Hamidiye birliklerini kurar ve kendisi için kullanır. Mithat Paşa'yı tutuklatır. Hatta bir iddia daha vardır ki bu daha vahimdir: Mithat Paşa kendisi hakkında tutuklama haberini aldıktan sonra izmir'deki Fransız büyükelçisine sığınır. Bu aralarda ise Tunus Fransa ile Osmanlı imparatorluğu arasında ihtilaf konusudur. II. Abdülhamid Fransızlarla anlaşma yaparak Tunus karşılığında Mithat Paşayı Fransızlardan teslim alır.*. Daha sonra onu Taif'e sürdürür ve gene iddialara göre onu Taif zindanlarında boğdurur.
Abdülhamid hasta nitelikte bir ruh haline sahiptir denilebilir. Zira benim incelediğim ve okuduğum kadarıyla çevresine karşı aşırı kuşkucu güvensizdir. Ancak bu halinde kendisindeki önceki Sultanlar Abdülaziz ve V. Murat'ın yaşadıkları da etkilidir. Yurtdışında yayımlanan kitap ve gazetelerin çevrilerinin okunmasını yasaklamıştır. Hatta öyle ki kendi sadrazamı bile yurtdışındaki gelişmeleri takip edebilmek için yabancı gazeteleri gizli gizli okumuş ve daha sonra yakmak zorunda kalmıştır. Fakat kendi icraatleri kendi sonunu hazırlamış ve 1908'te Enver Paşa önderliğindeki Genç Türkler ihtilali gerçekleşmiş ve Meşrutiyet düzenine geçilmiştir. Bir yıl sonra da kendisi tahttan indirilmiştir.
Fakat Abdülhamit döneminde yapılan bazı icraatler de göğüs kabartır. Kendilerinden Osmanlı imp. tüm borçlarına karşılık şimdiki israil topraklarını isteyen Yahudi heyetine 'Bu topraklar kanla alınmıştır ancak kanla bırakılır' demiştir. Kendi hatıralarında belirttiğine göre Musul ve Kerkük havalisinde petrol keşfedildikten sonra bu topraklara göz diken Alma ve ingilizleri bu topraklardan uzak tutmayı başarmış hatta kendisi de bu petrolün farkına vararak bu diyarı hassa topraklarına* katmış ve petrolünü işletebilmek için bir çok ülkede temaslarda bulunmuş hatta Japonya'ya kadar uzanmıştır.
Netice olarak II. Abdülhamid günahıyla sevabıyla bizim padişahımız bizim sultanımızdır onunla ilgili yorum yaparken onu ne göklere çıkarmalı ne de yerin dibine batırmak gerekir. edit:ışık hızıyla kötülenmek böyle oluyor demek*
