bir insanı tanımanın yıllar sürdüğüne inanmıyorum... ("ya en başlarda tanırsın onu, ya da ne yaparsan, birlikte ne kadar zaman geçirirsen geçir tanıyamazsın" diyelim ki gönlümüz hoş olsun.)
öyle 5 senelik, 6 senelik ilişki kavramına da inanmıyorum.
nereye gittiği belli olmayan, anlık zevklere odaklı, hatta biteceği kesin bir sevgililik kavramının, her iki tarafın da, ama en çok kadının bu işten maddi/manevi zararla ayrılmasına neden olacağını düşünüyorum.
üç gün mutlu oldum, üç ömür ağladım misali durumlara inanmıyorum. hele "ilişki" kavramını bir kenara koyalım, 5 dakikalık zevk uğruna insanın başına bela açmasına değdiğini düşünmüyorum.
yarım yaşanan ya da yaşanamayan her ilişki, insandan bir şeyleri alıp götürüyor. biz bunun adına tecrübe diyoruz, o tecrübeyle sonrasında ne halt yediğin de önemli...
tecrübe seviyesi denk bir kadın ve bir erkek arasında yapılabilecek evlilik çeşididir.
birbirinizi beğenmezseniz de zorlamaya gelir tarafı yoktur.
çünkü görücü usülünün hiç yüzünü görmeden, hiç konuşmadan şak diye gidip nikah masasına oturmak olmadığını biliyorsunuz...
süreci kısa tutmak, ve kısa tutulan bu sürece de güvenmek demektir ki, "kendini bilen insan" ister bunu yapması.
annen baban ninen deden başarmış... ama biz çok geç olgunlaşan, hoppidi bibbidi bir nesiliz. (80'lerde doğanlar.) geneli böyle.