mustafa kemal atatürk

entry14451 galeri ses1
    13356.
  1. GÖRDÜN MÜ DÜNYANıN HALiNi ÇOCUK ...

    Salona girdiğimde, Gazi'yi bir köşedeki geniş koltuğunda gazeteleri karıştırır buldum.

    Beni görünce kalkıp, ortadaki yemek masasının başına geldi, oturduk, çalışmaya başladık.

    Getirdiğim kağıtlar arasında, Mısır'a yerleşmiş bulunan Osmanlı Generali Keçecizade Izzet Fuat Paşadan gelmiş bir mektup vardı.

    Mustafa Kemal ile Ordudan tanışan bu eski Paşa mektubunda özet olarak;

    " San-Remo'ya gidip son Osmanlı Padişahı Vahdettin'i ziyaret ettiğini, konuşmalarından sonra Vahdettin'in kendisinden sitayişle bahsettiğini hikaye ettikten sonra:
    " Bu altı, yedi asırlık Hanedan üyesinin hal ve tavrından maddi sıkıntı içinde olduğunu, yardıma muhtaç bulunduğunu sezdim " diyor ve kendisinden yardımda bulunmasını rica ediyordu.

    Ben mektubu okurken Mustafa Kemal, dikkatle dinliyordu.
    Yüzünü pek göremiyordum. Ancak bir kaç defa derin derin göğüs geçirdiğini görmüştüm.

    Mektubun okunması bitip de başını bana çevirdiği zaman, gözleri yaşarmış bulunuyordu.

    Bir an durdu, gözlerimin içine baktı, sonra da başını sallayarak:

    " Gördün mü dünyanın halini çocuk ? Nerede o Haşmet, nerede o azamet, nerede o Saltanat... Şimdi hepsinin yerlerinde yeller esiyor... Bu dünyada hiçbir şeye güvenilmez... Bundan dolayı insanın hayatta daima çok ölçülü olması gerekir. "

    Yine düşünceye daldı.

    Pek üzgün olduğu her halinden belli idi.
    Nihayet merhamet ve zaaf duygularını yenmişti ve konuşmasına devam etti:

    " Nasıl yardım edilebilir ? Benim kişisel servetim yok ki... Devletin hazinesi ise fakir... Hem zengin bile olsa, oradan yardım etmeye de hiç hakkımız yok...

    Memleketin en mamur yerleri, özellikle bu son ölüm, kalım mücadelesinde harap oldu... Bahis konusu olan kişinin hataları yüzünden Vatanın hak ve savunması için boğuşmak zorunluluğunda kalarak, şehit olan Memleket evladı, arkalarında yüzbinlerce yetim ve kimsesizler bırakmış bulunuyor. Bu bahsi burada bırakalım, çocuk. Yalnız bu mektubu bir belge olarak saklarsın. "

    Ben de öyle yaptım. Bu mektubu, zarfı ile birlikte, ikinci bir zarfa ve üzerine; " Özellikle saklanması emredilmiştir " kaydını da koyarak Özel Kalem'e teslim ettiğimi hatırlıyorum

    》 Alıntı: Atatürk’ün Özel Kalem Müdürü H.Rıza Soyak’ın Anıları ...
    5 ...