çok bilmişlerin kelime oyunularından biri daha. bayrakla uğraşmanın bahaneleri...
canım ciğerim;
sovyet bilim dünyasında dahi iki türlü "türk" yazılır. bugün rusça'da ve türkolojinin ileri derecede olduğu diğer dillerde de "türk" kelimesinin iki farklı telaffuzu her iki kavramı açıklamaya ayrı ayrı yarar.
kalın şekilde türk (daha çok u'ya kaçarak) telaffuz edildiği zaman umum türklüğü, ince şekilde türk (daha çok ü'ye kaçarak) telaffuz edildiği zaman anadolu türklüğü anlaşılır.
türk devleti, türkiye cumhuriyetidir. diğeri azeri devleti, kazak devleti, kırgız devletidir. bayrakları azeri bayrağı, kazak bayrağı, kırgız bayrağıdır. bunların hepsine birden türk kelimesi türkçe'de karışıklığa sebep olduğunda "türk dünyası" denilebilir.
ayrıca konu ne ise kullanılan kelime o literatüre ait olarak algılanır. bu sadece türkçe'de değil diğer dillerde de aynıdır.
bir sporcunun sayı yaptığı söyleniyorsa ve sohbet konusu futbolsa "basket" değil, "gol" anlaşılır.
mesele bu kelimeler, kökenleri, etimolojileri değil. mesele bayrakla uğraşmak isteyen dangalakların zeka ve ahlak düzeyleri. alçak herifler delikanlı gibi çıkıp ben senin bayrağına gıcığım diyemiyor. ondan sonra ortalığa döktüğü kirli bilgiyi biz temizliyoruz.
nitekim bu memleketi cahil, bir tek dağda büyüttükleri kıçlarını aydın sananlar fena halde yanılıyor. yürekleri türk'le uğraşmaya yetmiyor, akıllar asla yetmez...