köy enstitüleri

entry571 galeri
    484.
  1. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1980544/+

    KÖY ENSTiTÜLERi

    Talip, Hamidiye Köy Öğretmen Okulu’na böyle başladı.
    Tarih; 10 Kasım 1938 idi.

    ilk kez yaylı karyolada yattı o akşam; etli patlıcanla pilav yedi. Potin giydi.
    Sonra tuğla harmanında kalıp dökmeyi öğrendi; ağaç dikmeyi, demirciliği, ziraatçiliği, hayvancılığı, marangozluğu...
    Sabahattin Ali’yi, Veysel’i, Gogol’ü, Dostoyevski’yi…
    Halay çekmeyi, mandolin çalmayı, piyeste oynamayı...
    O çırpı bacaklı oğlanın küçük dünyası, sınırlarını aşmıştı.

    ***

    Neyse işte; o gün Mahmudiye’nin kızları, onlardan sonra varmıştı tepeye... Yorgunluktan mı, mahcubiyetten mi bilinmez; yüzleri kıpkırmızıydı geldiklerinde… Oğlanların da öyle…
    ilk kez aralarında kız görmenin sarhoşluğunu yaşadılar.
    içlerinde güzel gözlü bir Afyonlu kız vardı. Basma urbasının üstüne, siperlikli yuvarlak şapka giymişti. Talip, bir bakışta âşık oldu ona… Akşama kadar tuhaf bir sallantı içinde dolaştı. Aslında sallantı onun içindeydi.

    ***

    O yıl, kızların bulunduğu sınıflar da Hamidiye’ye taşındı.
    Artık yatakhane ve tuvalet hariç her yerde beraberlerdi. O ilk sallantı, yerini alışkanlığa terk etti.
    Oğlanlar, kızların yanında düzgün konuşuyor, kibar davranıyor, kendilerine çekidüzen veriyordu.
    Kızlar, çocuk gelin ya da tarlada rençber olma dışında bir şans yakalamış olmanın hırsıyla çalışıyor, öğreniyor, üretiyordu.
    Yan yana yiyip içiyor, bir arada üretip ektiklerini biçiyor, el ele halay çekiyor, eşit olduklarını hissediyorlardı.
    Sadece kendi talihlerini değil, Anadolu’nun talihsizliğini de yeniyorlardı.

    ***
    Çok sürmedi...
    2 ...