Abdülhamid Han'a sebepsiz ve öğrenilmiş kininizi ne zaman itiraf edeceksiniz çok merak ediyorum.
Sultan Selim'e de böyle...
Sizin için Öyle olması gerektiği için kin tutuyorsunuz.
Atatürk'ü sunmanızı sağlayacak doneleri de objektif tahlil gibi sunuyorsunuz...
Lütfen! Lütfen köyünüze dönün ve en rafine zevkiniz köy kahvesinde çilekli çokomel yemek olsun!!!
Gayrimüslimlerin durumundan, iç ve dış politika tutumundan, donanmadan, türklükten, tavizden, devlet adamlığından şundan bundan bahsedecek olursak işler orada maalesef takılıp kalıyor.
Çünkü sen konuşabiliyor ama ben konuşamıyorum!
Atatürkçülerin her zamanki anlayamama ve bön bön bakma hadisesi devam ediyor. Bu değişmez bir gerçek...
Mesela olağanüstü şartlarıyla Abdülhamid dönemini değerlendirmekte imtina edip,
100. Yılına yaklaşıyoruz Türkiye Cumhuriyeti'nin ve bu ülkenin nemli fırçayla henüz tozu alınmış takım elbisesinin göt yamalı, çorap delik, cep yırtık, astar sökük halini bimden alındıktan sonra sallaya sallaya eve getirilmiş limonlu cheesecake gibi ortaya koyup mum dikiyorlar... Alkış kıyamet!
Tenkit şuuru olmayan zirzop tipler tarafından eleştirildiği yetmiyor, aynı perdeden kendisini savunanlara da izah zorunluluğu isteniyor.