gerçekçiliği na-mevcut ve sanat-dekor-atmosfer şu bu kısmı vasat bir film. matrix'in yanına yaklaşmıyor bu konularda. bunlar kötü tarafları.
ama iyi tarafları ağır basıyor. politik bir mesajı var, sol bir mesaj ve oldukça sağlam verilmiş. örneğin halkı korkutmak için kullanılan olayların bugünle bire bir olması çok iyiydi. film vizyona girdiğinde ingiltere'deki haberlerde gerçekten de kuş gribi ve su sıkıntısı vardı ve filmdeki sunucuların bazıları gerçekten de tv sunucusu. dünyanın geri kalanını bilemiyorum ama ingiltere için mesaj kabak gibi ortada.
başka beğendiğim bir tarafı, faşist liderin muhafazakar partiden olduğunun belirtilmesi (gerçi bugünkü sorunları yaratan labour ama ideolojik düşman, yani 'sağ', adeta parmakla gösterilmiş). kuran ve islamla ilgili olaylar da çok güzel. devletin halkın düşmanı olması, çocukları falan vurması çok ilginç. tvdeki her şeyin yalan olması, kelimelerin yeniden tanımlanmasından bahsetmesi güzel. ve tabii ki iyi adamın terörist olması, ona terörist denmesi çok ilginç.
bu arada guardian'ın film eleştirmeni peter bradshaw için politik mesajın öneminin sıfır olduğunu, önemli olanın yalnızca artistik sanatsal açılımlar, kültür avangart antin kuntin olduğunu anladım. o kişiye triumph des willens'i versen öve öve bitiremeyecek demek ki. bence ingiltere'den bahsediyor olsa da abd hükümetinin suratına tokat atmış kadar olmuşlar bu filmi çekerek, ellerine sağlık.