aslında ürkek bir yürektir,aslında kaçsa da içinde hep bir kovalama isteği vardır.söylemek istediği şeyi bir türlü söyleyemez,gizlediği o kadar çok şey vardır ki,anlatsa ah bir anlatsa hayallerini kim bilir ne kadar rahatlayacaktır.çok ürkektir yüreği,bir serçeye benzer,dokunsa kırılacak gibidir.kimi sevsem sensin şiirindeki gibi etrafta arar sevdiğini, gördüğünde yüreği öyle hızlı çarpar ki, tutamaz onu durduğu yerde, ürker sevdiğini söylemden ölebileceğine ve belki de bu nedenle aynı hızla oradan uzaklaşır.ama yüzünde olmasa bile içinde ne güller açmıştır ne fırtınalar kopmuştur kim bilir.sevgilinin bir tel saçını bile bulsa alıp onunla uyuyacak kadar sever, adeta kendinden geçmiştir bu insan.yıllar ilerledikçe böyle hoşlanmaları ne yazık ki unutur ve belki de sıkıcı bir insan olmaya başlar,ama sevgiliyi o ilk görüşte yaşanılan yüz kızarıklığı,kalp çarpıntısı,kaçamak bakışlar,sağa sola dönen gözler ve utangaç bir gülümseme. insan gerçekten insan olduğunu böyle duygular yaşayınca anlıyor galiba. yanakların nasıl pembe olup, o pembeliği yüreğin derinliklerinde hissetmek...işte o da bu yüzden ürkektir,bir ceylan bir serçe. pek uzun yaşayamaz ne yazık ki, bu dünya avcılık dünyası, çıkar dünyası.sükut-u hayale uğrayınca intihar etmesi işten bile değildir ama her şeye değer böyle bir duyguyu yaşamak.
eğer böyle yüce bir duruma düşmüşse bunu sürdürmesi gerçekten ona çok şey katacaktır. ama işte aşk bundan ibaret,kimisi birinden kaçar kimi kendinden kaçar kimi sevdiğinden kaçar.