Her insanın hayatında bir dönüm noktası olur derler. Küçük ya da büyük bazı olaylar insana bügüne dek yaptıklarını sorgulama şansı verir. Özeleştiri misali; bu da benim özeleştrim ve bana bu şansı sen verdin.
öyle bir adam vardı ki senden önce; hayata karşı hep kızgın ve küskün olan. Sürekli isyan ederek allah'a tüm başarısızlıklarının tüm kaybedişlerinin sorumluluğunu o'na mal eden ve kendine göre haklı olduğunu düşünerek bir nebze rahatlamaya çalısan. o nun kendine haksızlık yaptığına o kadar emin olurdu ki zaman zaman bu katiyet onu inançsızlığa kadar itti. inanmıyordu ne hayata ne aşka; öyle ya o hep istemişti, dua etmişti ama olmuyordu işte. Yukarıdaki onu görmezden geliyordu o da yukarıdakini görmezden gelmeye çalıştı uzun süre.
sonra hiç ummadığı bir anda karşısına bir kız çıktı. Ama bu öyle büyük aşk hikayelerinde ki gibi bi' tanışma değildi. Hatta adam daha sonra düşündüğünde nasıl tanıştıklarını bile hatırlamıyordu. Alelade bir olayda onun için günün diğer olaylarından bir farkı yoktu. O gün tanıştığı bu kızın daha sonra hayatında böylesine hızlı çalkantılara yol açabileceği aklının ucundan bile geçmemişti...
bir Perşembe akşamı başlamıştı her şey önemsiz bir mesajla. Önce hal hatır sordular birbirlerine sonra havadan sudan konuşmaya başladılar. Ve açıkcası aynı dünyada yaşayan 2 zıt kutuptular ve bunu anlamaları çok ta uzun sürmedi. Ama garip olan bi' şey vardı, onları birbirine çeken;ne olduğunu anlamaya çalışmadan devam ettiler. Mesajlar mesajları, telefonlar telefonları izledi. Belki ikisi içinde bir kaçıs noktası oldu bu yaşadıkları. Her şeylerini paylaştılar bu kısa sürede birbirine tanımıyan ve belki bir daha yüz yüze bile görüşmeyecek iki insan olarak. Bu onlara ayrı bir rahatlık veriyordu sanırım. ikiside uzun zamandır kendilerini dinleyecek ve yargılamadan önce yardım etmeye çalışacak insanlar aradıklarından olsa gerek.
geçirdikleri bu bir kaç güzel günün ardından artık görüşmelerinin mantıksız olduğuna karar verdiler. bu kadar farklı iki insan bırakın bir ilişkiyi bir arkadaşlığı bile yürütebileceklerini düşünmediler. Ama olmadı bir türlü kopamadılar gecelerce süren veda konuşmaları yaptılar aynı şeyleri konuşup durdular. Çünkü ikiside istemiyordu bu kısa masalın bitmesini, uzatmak için ellerinden geleni yaptılar. Hatta bu masal o kadar çok uzadı ki sonunda bunu gerçek hayata taşımaya karar verdiler. Birlikte masallarında bile hayal edemedikleri kadar güzel 3 gün geçirdiler. elele film izleyip, birbirlerini izleyerek uyudular.
Ama gerçeklerin başladığı yerde masallar biter. Onlar da bunu anlamakta çok geç kalmadılar. Ve daha fazla bağlanmadan birbirlerini ayrıldılar.
ayrılığa alışamadı başta çocuk çünkü onun istediği insan olabilmek için çok çaba sarfettiğini düşündü başta. Ve aklına eski hali geldi. Tabi ya haklıydı nasıl da inandırmıştı kendini bu sefer farklı olacağına. Ve tüm suçu tekrar O'na attı. Ne de olsa çocuk denemişti ve her zamanki gibi her şey yukarıdakinin suçu idi.
yine böyle her şeye isyan ettiği ve her şeyini kaybettiğini düşündüğü bir gecede kazandı tüm inancını. önce telefonu eline aldı ve o an sesini en çok duymak istediği kişiyi aradı. Telefonu açtığında karşıdakinin sesini dinledi önce çünkü konuşacak gücü yoktu. Onun sesini duydukça cesaret kazandı. Ve tekrar tekrar aynı şeyleri anlatmaya başladı ''ben denedikçe her şey kötü gidiyor ben elimden geleni yapsam da hiçbir şeyi değiştiremiyorum çünkü benim elimde değil'' dedi. Cevap kısa ve ağır oldu;demek ki yeterince çaba göstermemişsin eğer göstermiş olsaydın şu an yanında olurdum. dedi karşısında ki soğuk kanlı ses. Ve o anda bi' şeyler oldu; sanki gözünün önünden bir perde kalktı çocuğun ve ilk defa kaybetmenin sorumluluğunu üstlendi hayatında.
sabah uyandığında bambaşka bir insandı artık. Kalktı elini yüzünü yıkadı ve hayatının geri kalan kısmının ilk gününe başladı. Önce inanmaya karar verdi ve uzun zamandır bozuk olan arasını düzeltmeye Allah ile...
şimdi her şey daha netti hayatında çünkü artık biliyordu ki hayat başlı başına bir sınavdı. Ve soruları yanıtlamak için ne kadar zamanının kaldığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Bu yüzden cevabığını bilmediği soruları bir kenara bıraktı ve yapabilecekleri ile uğraşmaya başladı.
evet ben kendi özeleştirimi yaptım ve her işte bir hayır vardır sözüne olan güvenim sonuna kadar arttı. umarım sen de bundan sonra hayatında kendin için en iyi olanı yaparsın. bizden ders çıkarırsın. ben her zaman senin kepçe kulaklı, beyazlı atlı prensin olarak kalacağım fındıkım...